İş hukukunun temel amaçlarından biri, işçinin feshe karşı
korunmasıdır. İşçinin feshe karşı korunması çerçevesinde başvurulan hukuki
önlemlerin bir yönü, işçinin yapmakta olduğu işini koruması amacına yöneliktir.
Böylelikle, çağdaş iş hukuku, iş güvencesi ile öncelikle işçinin işini korumayı
amaçlar.
İşçinin feshe karşı korunmasının bir diğer amacı da, aynı
zamanda geçim kaynağı olan ücretten yoksun kalmasını önlemektir. Dolayısıyla,
işçinin işini kaybetmesini zorlaştıran ve işini kaybetmesinden dolayı uğradığı
zararı azaltmaya yönelik önlemlere iş güvencesi adı verilir. Bununla beraber
iş güvencesinin amacı, mutlak olarak iş
ilişkisinin devam ettirilmesi değildir.
İş güvencesi ile
amaçlanan , işçinin işine sebepsiz ve sınırsız olarak son verilmesi durumunun
ortadan kaldırılmasıdır.
İş kanunu 19. Maddesinde işverenlere hizmet akitlerine
ilişkin fesih bildirimini yazılı olarak yapmak ve bu bildirimde fesih sebebin i
açık ve kesin şekilde belirtmek yükümlülüğü yüklenmiştir.
İş sözleşmesi feshedilen işçiler, fesih bildiriminde sebep
gösterilmemesi halinde veya gösterilen sebebin geçerli olmadığı iddiasında
oldukları hallerde, fesih bildiriminin tebliğ tarihinden itibaren 1 ay içinde
iş mahkemesinde dava açabilirler. Bu tür davalarda feshin geçerli bir sebebe dayandığını
ispat yükü işverendedir. Buna karşılık işçi eğer gerçek fesih nedeninin farklı
olduğunu ileri sürerse ispat yükü artık ona geçer.
İşverenin geçerli bir sebep göstermediği veya gösterdiği
sebebin geçerli olmadığı hallerde mahkeme, feshin geçersizliğine karar verir.
Bu gibi hallerde işveren işçiyi bir ya içinde işe başlatması gerekir.
İşveren bu durumda, işçinin başvurmasına rağmen bir ay
içinde onu işe başlatmazsa, işçiye en az dört, en çok sekiz aylık olmak üzere
bir tazminat ödemeye mahkum edilir. İşverenin ödemeye mahkum edildiği bu
tazminata iş güvencesi (işe başlatmama) tazminatı adı verilir.
İş güvencesi tazminatı öğretide ‘işe iade davası sonucu
hakkında yapılan fesih işleminin geçersizliğine ve eski işine iadesine karar
verilen işçinin işverence işine iade edilmemesi ihtimali için hükmedilen bir
tazminat’ olarak tanımlanmıştır.
Ben de bu güzel yazıya birkaç uyarı ile destek olabilir miyim? İşçilerimiz işten çıkarıldıklarında lütfen tüm hak ve alacaklarımı aldım şeklinde imza atmasınlar. Fazla mesai çok çalışanlı işyerlerinde ispatı zor bir durum, bu nedenle önlerine koyulan izin, mesai ve diğer alacaklarına ilişkin toplu imzalardan imtina etsinler, şüpheleri varsa ya ihtirazi kayıt koysunlar ya da hiç imzalamasınlar.
YanıtlaSilİşe iade davası 30 dan fazla çalışanın olduğu işyerleri için geçerli, 30 dan az olanlarda sadece ihbar ve kıdem istenebilir.
Bir de işveren işçiyi işe tekrar başlatmazsa, iş güvencesi tazminatının yanında hem işçinin çalıştığı süre karşılığı ihbar ve kıdemi hem de işe iade kararından itibaren geçen sürenin kıdem ve ihbarını ödemek zorunda.
İşe iade kararından sonraki 10 günlük başvuru süresine de dikkat.
Sevgiler:)
Bilgilendirme için çok teşekkür ederim. Sevgilerim ve saygılarımla :)
SilYazılanları, kanunları biliyoruz. Lakin, uygulamaya gelince iş değişiyor. Yasaları dinleyip uygulayan kim? İşçiyi tam gün çalıştırıp yarım gün gösteren o kadar çok ki. Asgari ücret verdiğini beyanda gösterip işçiye yarım yövmiyeyi veren çok....İstanbul işyerlerinde bunun örnehkleri o kadar çok ki..
YanıtlaSilMaalesef işverenler onları zarara uğratacak her yolu kapatmaya çalışıyorlar. Bizde çalışmak durumunda olduğumuz için uymak zorunda kalıyoruz. Ancak yine de haklarımızı bilmeliyiz. Mutlaka bir gün lazım olacaktır. Yorumunuz için teşekkürler...
SilÇok faydalı bir paylaşım olmuş teşekkür ederim
YanıtlaSil