HIZLI OKUMA
TARİHİ
1900 lü yılların
başında geliştirilen bu tekniklerin uygulanışı ilk olarak Birinci Dünya
Savaşında oluşmuştur. Bu da ancak bir zorunluluğun sonucunda geliştirilmiştir.
Savaş zamanında İngiliz uçak savar birlikleri düşman uçakları yaklaştığında
halka haber veriyor, halk da sığınaklara saklanıyordu. Ayrıca uçak savar
birlikleri düşman uçaklarını vurmaya çalışıyordu. Fakat kendi savaş uçakları
ile Alman savaş uçaklarının amblemlerini ayırt etmekte zorlanıyorlardı. Bu
durum büyük kayıplara neden oluyordu. Askerler gelen düşman uçaklarını ayırt
edemeyip yanlışlıkla kendi savaş uçaklarını vurabiliyorlardı. O dönemde Ohio
Ünirversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Renshaw, sabit ekran denilen bir alet
geliştirmişti. Askerlere düşman uçaklarıyla kendi uçaklarının resimlerini belli
aralıklarla gösteriyor ve görme hızlarını arttırıyordu. Bütün uçak savar
birlikleri bu eğitimden geçti.
Bu şekilde görme hızlı
olabildiğince geliştirildi. Bu eğitim sırasında bir saniyenin beş yüzde biri
kadar zamanda gösterilen cisimlerin ayrımını yapılabiliyordu. Bunu eğitim
alanında da uygulamaya başladılar. Eğitimde belli kelimeler belli bir hızla
yansıtılıyor, bakan denekler algılayabiliyorlardı. İşin ilginç yanı; belirme
süresi kısalsa bile kelimelerin sayısı artmasına rağmen hatırlanabilmesiydi. Sonunda
saniyenin beş yüzde biri kadar zamanda dört sözcük okunabiliyordu. 1960’ lardan sonra ABD’ li Evelyn Waod ve diğer
araştırmacılar hızlı okuma teknikleri, buldukları yeni yöntemlerle ve
tekniklerle desteklediler. Bunun sonucunda ortalama bir insanın iyi bir
eğitimden geçmesi halinde 400 kelimenin birkaç katı kadar hızlı okuyabileceği
ortaya çıktı. O yıllarda ABD Başkanı John F. Kennedy gibi ünlülerde bunu
öğrenip uygulayınca daha da yaygınlaşmaya başladı.
Türkiye için 1980’ li
yıllarda okuma ve daha hızlı okumak insanların genel ihtiyaçlarının çok
gerisinde kalıyordu. Fakat Adnan Kahveci, Süleyman Demirel gibi isimler bu
eğitimi alıp isimlerini bir dakikada 1000 kelime okuyor diye duyurunca bizim
insanımızda merak etmeye başladı. Hızlı okuma teknikleri genel olarak vakıf ve
derneklerde, eğitim danışmanlık firmalarında bu işin uzmanlarınca verilmeye
başlandı.
Bir anket
yapılsa ve insanlara bu ankette neden okuma alışkanlıklarının olmadığı sorulsa
ortalama olarak herkes “zamanım yok” diyecektir. Okumaya zaman ayırmak kadar
kolay bir durum yok aslında. İşin ilginç yanı ise kitap okumaya başlayıp,
kitabı bitirdiğinizde özgüveniniz gelişecektir.
Okuyorum ama
anlamıyorum, ne kadar zor metin, ay dili ne kadar da ağır vs. gibi yakınmalar
sizi provake eden olumsuz düşüncelerinizdir. Eğer siz niyetinizi olumlu
tutarsanız sonucu da olumlu alırsınız.
HIZ DİKKATİ ARTTIRIR…
Örnekle açıklamak
gerekirse, trafik kurallarına her iki aracın da uyduğunu varsayarak, 100 km ve
10 km hızda giden iki araçtan hangisinin kaza yapma riski fazladır? Kaza sebebi
olarak dikkatsizliği ele alacak olursak tabi ki yavaş giden aracın hata yapma riski
fazladır. Çünkü yavaş gitmiş olmanın verdiği rahatlıkla etrafı seyreder,
radyoyla uğraşır vb. fakat hızlı giden aracın şöförü gözünü yoldan ayırıp
aynaya bakmaya bile korkar neredeyse. Eğer bir şeye yoğunlaşırsanız ve
dikkatinizi gerektiği gibi verirseniz şartlar ne kadar alayhinize olsa da
hedeflediğiniz yere mutlaka ulaşırsınız.
Önemli olan kelimeler değil anlamlardır.
Bir romanı okuduğunuzda
bütün kelimelerini okumanıza rağmen sizden bütün kelimeleri söylenmeniz istense
söyleyemezsiniz. Eğer siz okuduğunuz bir metnin demek istediğin şeyi ya da size
lazım olan anlamı çıkardıysanız gerisini boş vermenizdir.
Mutlaka her okuma
öncesinde bir hazırlık yapın. Okurken dikkatin dağılmasının can sıkıntısının
temel sebebi budur.
Adı
yüzyıllardan beri bilinen ve tezleri üniversiteler de okutulan ünlü filozof
Socrates baldıran zehiri içmeye götürüleceğini bilmesine rağmen idamından 5
dakika önce fülüt çalmayı öğreniyormuş. Öğrenmenin yaşının da vaktinin de
olmadığını kabul edersek hızlı okumadan ziyade okuma sorunu olan bu engeli
büyük oranda ortadan kaldırmış oluruz.
Dikkat ederseniz para
eden tek şey bilgidir…
Okuma
esnasında fizyolojik duruşumuz dikkat etmeliyiz. Sırtınızı dik koruma getirerek
arkanıza yaslanmalısınız. Dört saatten fazla hareketsiz oturduğunuzda omurga
arasında ki disklere kan gitmediği için lokal dokularla biriken atıklar
erimiyor. Bu nedenle 30 dakikada bir duruşumuzu değiştirmeli, hatta yerinizden
kalkarak biraz yürümeli, fizik kondisyon çalışması yapmalısınız.
Beynimizde büyük bir
şehri kurmaya yetecek potansiyelde atom enerjisi mevcuttur.
Prof. Dr. Mark Rusonweig insan beynine saniyede 10 yeni
bilgi yüklense ve bu durum ömür boyu sürse bile ancak hafızanın yarısından
azını doldurabileceğini belirtir. İnsan beyni kesinlikle yorulmaz.
Okuma alışkanlığını
kazanabilmek için ve hızlı okuma tekniklerini uygulayabilmek için, birinci
etken nerede olduğunu ve ne yapılması gerektiğini bilmek ikinci etken ise
azimli ve kararlı bir şekilde çalışmalarını sürdürmektir.
Bu
yazının devamı olarak: ders çalışma yöntemi
: sağ
beyin ve sol beyin çalışma şekli
: kitap
kurtlarının ilginç hastalıkları….