13.10.2013

NEREDEN BAŞLAMALIYIM...


Hayatında bir şeyleri değiştirmek isteyip de 'Nereden başlayacağımı bilmiyorum' diyenler vardır.

Koçluk cevaplar vermek değil, sorular sorarak bakış acısını genişletmek, kendi cevaplarını kendisine buldurmaktır.

Sorular: Düşünmek sorularla başlar. Sorularını değiştiren; düşüncelerini adımlarını ve sonuçlarını değiştirir. Soruları güçsüzleştirici ve güçlendirici olarak ikiye ayırılır.

Örnek: Ben neden ağaca çıkamıyorum?
            Neden yapamıyorum?
Güçsüzleştirici sorulardır. 

Nasıl ağaca çıkabilirim?
Nasıl yapabilirim?
Güçlendirici sorulardır.

Birinci soru sizi bir girdabın içine sokarken ikinci soru harekete geçirir. Nedeni anlamaya çalışmak yerine, elde etmek istediğiniz duruma yönelik sorular sormak daha faydalıdır.

Düşünceler ve söylemler:  Ağaca çıkmak istiyorum ama çıkamıyorum. Bu cümlede söylemeniz istediğinize hizmet etmiyor. Yani çıkamıyorum diyerek çıkamazsınız. Böyle demenin çıkmaya bir faydası yoktur. Üstelik böyle demekle elinizde bir megafonla tüm evrene hücrelerinize 'Ben yapamam' diye haykırmış oluyorsunuz.

Bunun yerine Ağaca çıkmaya hazırım, niyetliyim gibi cümlelerle ilk adımı atabilirsiniz. Böylece odağınızı yapmaya doğru kaydırırsınız.

En küçük adımlar: Ağaca çıkmak için atabileceğim en küçük adım nedir? Bu soruyu kendinize sorun lastik ayakkabılar giyinmek küçük bir ağaç seçmek cevaplar gelecektir aklınıza.

Odak: Kaç kere denemiş olursanız olun. İstediğiniz sonuç gelmediğinde odağınız hep yapmak üzerinde tutmalısınız. Yapamadıysanız ağaça çıkmayan bir yol öğrendiniz.

Kendinize denemelerinizden sonra şunları sorabilirsiniz. Bu deneyimden ne öğrendim. Bir daha ki sefere neyi farklı yapmalıyım?

Destek: Daha önce o ağaca veya benzerine çıkmış kişiler varsa onlardan destek alabilirsiniz. Nasıl çıktıklarını bunları nasıl aştıklarını öğrenebilirsiniz. Yazının içindeki 'Ağaca çıkmak' örneğini alıp başarmak istediğiniz herhangi bir konu ile değiştirip yazıyı yeniden okuyabilirsiniz.

Son söz: Gerçekten ağaca çıkmak isteyip istemediğinize bir daha bakın.

Bu yazıyı Hakan arabacıoğlu'nun sitesinde okumuştum. 

                                           facebook: yağmurun dünyası

Güzel bir kırtasiye adresi............. yağmurun dükkanı her zaman beklerim...



10.10.2013

AMAÇLARINIZA ULAŞMANIN YOLU


Kendinizi değersiz hissettiğiniz, ne istediğinize karar veremediğiniz ya da bir yandan esinlendirici bir adım atarken öte yandan oluruna bırakmak kavramını anlamadığınız zamanlarda işe yarar. Bu formül ayrıca parayla ilgili sorunlarınız olduğunda, hak ettiklerinizi elde edemediğinizi düşündüğünüzde ya da amaçlarınızdan bir şekilde alıkonulduğunuzu hissettiğinizde size yardımcı olur.


*Kendinizi şimdiden Minnettar hissedin. Sahip olduklarınız için minettar olun.

*Pozitif bir duyguyla, sahip olmak istediklerinizi, onlara zaten sahip olmuşsunuz gibi hissederek, oyun oynar gibi ilan edin.

Buna karşılık bir şeye ihtiyacınız olduğunu söylediğinizde, ihtiyaç o şeyi iter. Umutsuzluğa kapılmadan, arzunuzu seçmeli ve ona zaten sahip olmanın neşesini yaşamalısınız. İhtiyaç onu itecek, Arzu ise çekecektir. Eğer arzuladığınız şeye zaten sahip olursunuz. Kendinizi bağlamadan ne istediğinizi seçin ve zaten onu elde etmiş gibi hissedin.

*Dürtülerinizin ve fırsatların üstüne gidin. 

Olanaklarınız ve sezgileriniz üzerine harekete geçin.



UYGULAMA

* Odanıza göz gezdirin. Neye minettarsınız. Bir liste yapın. Mutlu olmak için bir nedene ihtiyaçınız yok, ama illa bir neden istiyorsanız, hemen minnettar olmak için herhangi bir şey bulun. Minettar olduğunuzda, daha fazla minettar olunacak şey çeken bir zihinsen mekana sahip olursunuz.

* Zihninizin oyun alanına göz gezdirin. Neye sahip olmak ve ne olmak istersiniz? Ne eğlenceli olurdu? Bunu bir kağıda yazın. Bunu bir kağıda yazın. Bunu yaparken, ona şu anda zaten sahip olsaydınız ne olurdu onu hissedin. Büyük ikramiyeyi kazanmış gibi yapın. Kendiniz ve başkaları için ne isterdiniz? Ne eğlenceli olurdu? Tamamlanmasını şu anda yaşarken kendinizi bağlanmamak kilit bir noktadır.

* Şimdi dikkat edin. Hayatınızda gezinirken önsezilerinizi dinleyin ve onlar üzerine harekete geçin.

Herşeyden önce, eğlenin. Gülümsemeyi sürdürün. Şakacı olun, Minettar olun. 'Endişelenme , mutlu.'

Şimdi yaptıklarınız geleceğinizi yansıtır.....

                               facebook: yağmurun dünyası

                    YENİ BİR BLOG.... HER TÜR PAZARLAMA KONULARI OLACAKTIR...

KIRTASİYE MALZEMELERİ SATIŞI İÇİN YENİ BİR BLOG AÇTIM DESTEKLERİNİZİ BEKLERİM.. ARKADAŞLAR...     YAĞMURUN DÜKKANI

Taşlarla terapi :) yağmurun dünyası

9.10.2013

ANLAŞMALARINIZA SADIK KALMANIN GÜCÜ


Hayatınızda yaptığınız en önemli anlaşma kendimizin KİM OLACAĞINA dair verdiğimiz karardır. Hayatta deneyimledikleriniz kendinize dair hissettiklerinizin yansımasıdır. Kendimize verdiğimiz değerin sınırlarını hayattan alacaklarınızı, Kendinizi nasıl tanımlayıp gördüğünüz ise bolluğun size akış kanalını belirler.

Tekrarlayacağım hayatta yapacağınız en önemli anlaşma. Kendinizle yapacağınız anlaşmadır. En büyük keşif ise kim olacağınıza karar vererek hayatınızın kalitesini değiştirme gücüne sahip olduğunuzu bulmaktır.

Başkalarıyla yaptığınız her türlü anlaşma, aslında o ilişkide kim olacağınıza karar vererek kendinizle yaptığınız bir anlaşmadır.

Şimdi işin komik yanına geldik. Yerine getiremeyecekleri sözler veren ne kadar çok insan vardır. Verdikleri sözleri bozarak kendilerine ne kadar zarar verdiklerini görmezler bile. Bu alışkanlık hayatta başarılı olmak için gerekli olan öz saygıyı yerle bir eder. Kendi ağzımızdan çıkan sözlere biz güvenmedikçe başarılı olmak mümkün değildir. Bu tip kişiler kendilerini ayaklarından vururlar ve yarışı neden kazanamadıklarını merak ederler.

Konuştuğumuz zaman söyledikleriniz ben buyum demektir. Sözünüzü tutamadığınızda söylediğinizse, 'Hımmm sanırım ben öyle değilmişim' dir. Bir randevuya geç kaldığınızda yapacağınız şeyi yapamadığınızda kendinize zarar .

Sözünüzü artık ciddiye alınmadığında, siz kim olursunuz? Bunu düşünün ve kendiniz için bu soruya cevap verin. Sonra da kendinizle yeni bir anlaşma yapın.

Bu güzel yazıyı aldığım yeri hatırlamıyorum. Defterimde yazılı durur senelerdir. Ve okudukça anlarım. Kendime verdiğim söz çok önemli. 

               

facebook: yağmurun dünyası

7.10.2013

GÜÇ DURUŞU


Hayatta sadece 3 sorunumuz var: Para, sağlık ve İlişkiler... Ve şimdi tam 3 dakika ve 3 adımda sorunlarınızı çözerek başarıyla mutluluğu yakalayacaksınız. Gelin hemen başlayalım..

Eğer bir niyet varsa, bir çıkış yolu mutlaka vardır.


Bir sorunun ne derece kolay veya zor bir şekilde çözüme ulaşacağını, bizim ona olan bakışımızı belirler. Bizde stres yaratan şey aslında sorunun kendisi değil, sorun hakkında ne düşündüğümüzdür.

İlk prensip sorunla bağlantıyı kesmektir. Soruna takılı kaldığın sürece onu çözmek veya çözülmesini beklemek çok zor bir hale gelir. Bu tıpkı teknen iskeleye bağlıyken kürek çekmeye benzer.

Bir sorunu düşünmemeye çalışmanın, onu aslında daha fazla düşünmeye yol açmaktan başka bir işe yaramadığını söylemekte çok haklısın. Şimdi birkaç dakika boyunca 'fil' kelimesini aklına getirmemeye çalış bakalım ne olacak. Onu ne kadar çok aklına getirmemeye çalışırsan, o kadar çok aklına gelecek.

Sadece Özgürlük heykelini ya da hoşuna giden beşka bir deneyimini düşün böylece filler anında kaybolacaktır. Bir sorunu düşünmeyi bırakmak için, sadece dikkatini hoş bir anıya yönlendir böylece o sorun düşüncende artık bir yer kaplamayacaktır. Bir yer kaplamayacak çünkü aynı yerde iki ayrı düşünce için yer yoktur. Bu, canını sıkan şeyden uzaklaşmak ve odağını değiştirmek için çok önemli bir yoldur.

Sorununa bir bak. Onu incele ve yapabileceğin bir şey olup olmadığın hakkında düşün. Eğer varsa ve sana doğru geliyorsa devam et ve gerekli adımı at. Eğer o anda herhangi bir şey yapmak için kendini güçsüz hissediyorsan, sorundan bir süreliğine kendini uzaklaştır ve başka bir şeye geç. Sorununla yatıp sorununla kalkma. Sadece bırak bir süreliğine öyle kalsın.

OLUMLAMA

Bir sorun hakkındaki görüşünü değiştirmen yeterli değildir. Bunu sürekli muhafaza etmelisin çünkü korkuların çok olduğu yerde olumlu düşüncelere tutunmak zorlaşır. İşte böyle zamanlarda olumlamaları kullanırsın.

Olumlama: Gerçek olan bir şeyin, inanmak ve kabul etmek için can attığın bir şeyin beyanıdır sadece.

Ben Evrenin bir coçuğuyum. Bir sıfatla mutlu olmak ve kendimi gerçekleştirmek benim doğuştan hakkımdır. Bu hakkımı keyif ve Şükranla talep ediyorum.

Korku ve şüpheden kendini uzaklaştırmak için olumlamaları kullanın.

Zihnin görevi sana hizmet etmektir. Senin görevin ise seçimler yapmaktır.

'Mutluluk bir seçenek iken neden mutsuz olasın?'

İstediğin herşey gerçekleştiğinde nasıl hissedersen aynen öyle hissettmeye başla. En büyük sorunun çözüldüğünde nasıl hissedersin, aynen o şekilde hisset.

Birinci adım: Odağını değiştir. 

İkinci adım: Senin dünyanda herşey yolunda olduğunu nasıl hissedersen aynen öyle hisset.

Üçünçü adım ise: şükret...

En zor kısmı ise kendi yolunda çekilmeyi öğrenmek olacaktır.

Gerekli adımları atmalı ve sorunların için elinden gelen herşeyi yapmalısın. Bu çok önemlidir ve hepimiz için geçerlidir. Fakat bunun yanı sıra, Güç duruşu' nu her gün, günde bir kaç sefer uygula.

Bu egzersizi Ruhun için multivitamin olarak düşün.


Teknoloji Harikası Yataklarda Büyük İndirim...




İyi uykunun, sağlıklı yaşamın olmazsa olmazlarından biri olduğuna inanan İşbir Yatak, herkes sağlıklı uyusun diye yaptığı Büyük İNDİRİM KAMPANYASI ile 2013 yılına damgasını vurdu...

Yaşamımızın 3’te birini uykuyarak geçiriyoruz…

Uyku, nefes almak, yemek yemek ve su içmek gibi sağlıklı bir yaşam için vazgeçilmez bir zorunluluktur. Vücudun kendisini yenilediği dönemdir. Bu yenilenmeye izin vermezseniz bedeniniz ruhunuzdan önce yaşlanır. İyi yaşamanın, huzurlu ve sağlıklı olmanın yolu, her şeyden önce iyi bir uykudan geçer. İyi bir uyku içinse doğru yatağı seçimi çok önemlidir. Doğru bir yatak, vücudun doğal omurga eğrisini korumasına yardımcı olurken, yanlış seçilmiş bir yatakta uyumak, kaslar, sinirler ve damarlar üzerinde baskı yaparak bel ve sırt ağrılarının oluşmasına neden olabilir. Yaşamımızın 3’te birini geçirdiğimiz uyku ortamı aslında en fazla yatırım yapmamız gereken alanlarından biridir.

İşbir Yatak, uyku sağlığının sağlıklı yaşamın vazgeçilmezlerinden olduğu inancıyla, yatak ve uyku konforuna dair kaliteli, sağlıklı ve teknolojik ürünler üretiyor. İlk olarak NASA tarafından geliştirilen viskoelastik malzemeyle, 5 yılı aşkın ar-ge faaliyetlerinin ardından, yatak sektöründe devrim niteliğindeki “VİSKOELASTİK AKILLI YATAK VISCOSTAR”ı üreten İşbir Yatak uyku sektörüne kazandırdığı diğer teknolojilerle de, Türkiye’de yatak sektöründe kalite ve sağlık bilincinin hızla ilerlemesinde önemli role sahip.

Güne dinlemiş, dinç, keyifli ve mutlu hissederek başlamak için kaliteli uykuyu seçin...

Son yıllarda uyku konforuyla ilgili artan sağlık bilinciyle birlikte tüketici eğilimlerinin değişim gösterdiği gözlemleniyor. Günümüzde artık tüketici yatmak için herhangi bir yatak seçmek yerine, özellikleriyle kişisel ihtiyaçlarına en doğru çözüm olacak bir ürün seçmeyi tercih ediyor. Tüketiciler, yatağın bir sağlık ürünü olduğu farkındalığı ile, tercihini, ucuz ve sağlıksız ürünlerden, özellikli ürünlere kaydırmaya başlamış durumda.

Sağlıklı bir uyku için gereken tüm teknolojiler İşbir Yatak’ta…

İşbir Yatak, misyon olarak benimsediği, “dünyada gelişen teknolojiyi sektöre adapte etme” ilkesi doğrultusunda, ürettiği üstün teknoloji yataklar ile sağlığına ve konforuna önem verenlerin birinci tercihi. Kullandığı “açık hücreli visko teknolojisi”, sadece İşbir Yatak için Türk mühendisleri tarafından üretilen patentli “polimer yay teknolojisi”, tüm yataklarda kullanılan ve ultra hijyen sağlayan lisanslı “Quallofil® Allerban®” dolgu teknolojisi, yatakların lavanta kokmasını ya da A,C ve E vitamini deposu olmasını sağlayan özel “nanoteknoloji” ile üretilmiş yatak kumaşları, anti-stres etkiye sahip yatak, at saçı yatak, hindistan cevizi özlü yatak, masaj yapan yatak, sporcular için özel nem tutmayan, dolayısıyla uykuda terleme sorunu önlemeye yardımcı olan yatak, yatak kliması gibi yeniliklerle, her anlamda ve her zaman pazarda yatak modasının öncüsü konumunda.

Teknolojik yatak denince akla ilk olarak İşbir Yatak geliyor....

İşbir Yatak, gerek yurtiçinde gerekse yurtdışında konusunda uzman kurum ve kuruluşlarla işbirliği halinde olmaya devam ediyor ve ürünlerinde kullandığı tüm teknolojileri laboratuvarlarda test ettirip sertifikalandırıyor.

İşbir Yatak’tan “herkes sağlıklı uyusun” diye, yatak sektöründe yıla damgasını vuran büyük İNDİRİM KAMPANYASI

*VISCOSTAR Viskoelastik Akıllı Yataklarda %30 (ErgoPlas Polimer Yaylı Viskoelastik Akıllı Yatak hariç), Pocket Spring Paket Yaylı Yataklar (Elite Pocket Ergonomik Ortopedik Paket Yaylı Yatak hariç) ve Lateksit Ergonomik Yaysız Yatak grubundan CocoDream Hindistan Cevizi Lifli Organik Yatak ve Troia At Saçı Yatakta %20 indirim yapılmaktadır. Diğer tüm yataklarda (Açelya, Ekoyat ve bebek yatakları hariç) tek kişilik yataklara 1 adet, cift kişilik yataklara 2 adet Promed yastık bedelsiz olarak verilmektedir. Kampanya, 1 Eylül – 31 Ekim 2013 tarihleri arasında kampanyaya katılan İşbir Yatak Uyku Merkezleri’nden yapılan alışverişlerde geçerli olacaktır.

**Görselde, kampanya kapsamındaki  Comfort Viskoelastik Akıllı Yatak  kullanılmıştır.

***Görselde belirtilen fiyat Comfort Viskoelastik Akıllı Yatak için tavsiye edilen KDV dahil peşin fiyattır. Bu tutara baza ve başlık dahil değildir. (Görseldeki baza seti: Neruda Set – Döşeme: efes – Renk: antrasit düz )

Unutmayalım... Hayatta bize sunulmuş en güzel hediye, yeni bir güne uyanmaktır...

İşbir Yatak


Online sipariş verebileceğiniz web sitemiz: www.isbiryatak.com

Bizi takip edin, kampanyalardan ve yeni ürünlerden ilk siz haberdar olun.
www.facebook.com/isbiryatak
www.twitter.com/isbiryatak


Bir bumads advertorial içeriğidir.





6.10.2013

EGOYU KİTAPLA BESLEMEYİN...


'Yeni Bahar' dergisinde yazan bir konu çok ilgimi çekti. Sizlere de bu konu ile ilgili yazıyı paylaşmak istedim. Birlikte inceleyelim. Ne kadarı doğru ne kadarı yanlış...

EGOYU KİTAPLA BESLEMEYİN...


'Sen her şeyin üstesinden gelirsin'
'Bunun için yeterli donanıma sahipsin'
'Yeter ki içine dön, kendi gücünün farkına var'
'Benliğinin sahip olduğu kudreti açığa çıkar'

Kişisel gelişim kitaplarında bunlara benzer daha pek çok cümle var. Vurgulanan şey ise çok açık:

'İnsanın yaşadığı bir sorunun üstesinden yine kendi benliği gelir. Son tahlilde insan, sadece kendine muhtaçtır!'

Egoyu yücelten ve insanı bir nevi putlaştıran bu kitaplar, uzun bir süre boyunca çok satanlar listesinde yer aldı, almaya da devam ediyor. Eminiz söz konusu kitapları okurken çoğumuzun aklına şu soru takılıyor:

'İnsanoğlu gerçekten de kendi kendine yeter mi?'

Günümüzde tüketimi arttırmak amacıyla insanlar belli kimlik nitelikleri taşıyarak yaşamaya ve her alanda 'en' olmaya özendiriliyor. Beşer, her türlü iletişim kanalı ile adeta en güzel, en başarılı, en beğenilen bir bakıma her şeyi bilen olmaya zorlanılıyor. Medya kanalıyla pompalanan bu nitelikleri ne yazık ki içselleştirebiliyoruz. Haberimizi girişinde de örnek verdiğimiz gibi kişisel gelişim kitaplarına bu çerceveden baktığımızda insanların 'en iyi' ya da 'üstün' olmaya teşvik edildiğini görüyoruz. Haliyle bireyler çocukluktan yetişkinliğe tüm hayatı boyunca başkalarını geçmeyi hedefliyor. Fakat gariptir ki herkesi geçip 'en' olduğunda da fert huzur bulamıyor. 


Çünkü 'en iyi' olmak her an kaybedilecek bir özellik. Celal Bayar Üniversitesi Psikiyatri Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Erol Özmen'le sürekli başarı hedeflenmesinin doğru olup olmadığını konuştuk.

Özmen, bu yönlendirmelerin ne yazık ki insanların kendilerini ve kimliklerini özgürce yaşamalarını, psikolojik ve sosyal huzuru bulmalarını engellediğini düşünüyor. Özmen analizlerine şöyle devam ediyor.

'Hazır reçeteler verilerek 'başarılı olmak' o kadar kolay ulaşılacak bir şey gibi gözterilir ki kitabı okuyunca bir çok insan, yaşamının bambaşka olacağı hayaline kapılır. 'En' olmamak başarısızlık gibi sunulduğundan insanı mutsuz eden bir kısır döngü başlar. İnsanlar kitaplarda sunulan hazır reçeteleri sorgulamak yerine kendilerini sorgulamaya ve kendisinin başaramadığını düşünmeye başlar.'

Kişisel gelişim kitaplarının önemli bir kısmı bireyin gelişimini öne çıkarırken, kişinin içinde yaşadığı toplumu adeta yok sayıyor. Sadece kendi gelişimini düşünen kişiler, toplumdaki problemlere kayıtsız kalıyor. İhtiyaç sahiplerini görmezden gelebiliyor. Oysa içinde yaşanılan toplumda yardımlaşma, uyum ve huzur yoksa o toplumu oluşturan bireylerin mutlu olması mümkün değildir. Ayrıca insanların kişisel gelişime olan ilgi ve merakı kötüye de kullanılabiliyor. Piyasa da yalnız ticari kaygılarla çıkarılan ve çeşitli kampayalarla ciddi satış rakamlarına ulaşan çok sayıda kişisel gelişim kitabı bulunuyor.

İNSANOĞLU, RABB'İNE KARŞI ACZİYETİNİN FARKINA VARMALI...

Günümüzde fertlerin zihin ve his dünyasında benlik ve enaniyet hakim. Çünkü insanlar başta kişisel gelişim kitapları olmak üzere kitle iletişim araçları eliyle bencilliğe yönlendiriliyor. Kendileri için tüketen, kendileri için yaşayan bireyler haline geldik çoğumuz. Dolasıyla hayatın değişik kademelerinde belli bir konuma sahip kişiler, kendilerini diğer insanlardan daha farklı daha üstün görerek, çevresindeki insanlara karşı muamele ve tavrını da bu anlayışa göre şekillendiriyor. Halbuki makbul olan, hayatın yüksek bir gayeye, o gayenin de Allah 'ın rızasına bağlanması. Modern dünya da uçsuz bucaksız egolara sahip insanların bunu unuttuğu aşikar. Hatta arada o kadar ince bir çizgi var ki, o çizgiyi geçtiğinde şirke kadar varabilmekte.

İnsanın; ihtiyacı olan herhangi bir şeyi elde etmeye istekli olmasına rağmen ona ulaşma da aciz, güçsüz ve yetersiz olduğunu, Rabb'inin duasını işiteceğini ve isterse ihtiyacını gidereceğini bilmesi lazım. Çünkü kul; fani, sınırlı, zayıf, arzu ve ihtiyaçlara kuşatılmış bir varlık olarak yaratılmıştır. Dua gibi bir ibadetin olması boşuna değil. Dua, büyük küçük, güçlü güçsüz, tüm müminlerin Yaradan 'a niyazda bulunması, acziyetini ifade etmesi anlamına geliyor. Şu ayet bu durumu en güzel şekilde gözler önüne seriyor aslında: 'EY İNSANLAR! ALLAH'A MUHTAÇ OLAN SİZSİNİZ. ZENGİN VE ÖVÜLMEYE LAYIK OLAN İSE YALNIZCA O'DUR.' (Fatır,35/15)

Tekkelerde üzerinde 'Hiç' yazan levhalar bulunur ki bu, insana, enaniyetten vazgeçip acziyetini idrak etmeyi hatırlamak içindir. Bütün mesele kulluğumuzun farkında olmak. Elbette ki insanın toplumsal yaşam içerisinde hayatını idame ettirebilmesi için bir özgüvene sahip olması gerekiyor. Fakat bunun sürekli şişen bir ego şeklini alması, insanın kul olduğunu unutup bu bilinçten uzaklaşmasına kapı aralayabiliyor. Fettullah Gülen Hocaefendinin analizinde olduğu gibi: 

'Günümüzde, özgüven mülahazasıyla benlik, enaniyet ve ego öne çıkarılmış ve bu durum sari ve öldürücü bir hastalık gibi yayılmıştır. Umum varlık ve genel nizama arkasını dönüp egonun karanlık labirentlerinde ömürlerini geçirenlerin kurtuluşa erdikleri görülmemiştir. Geleceğe yürümeyi planlayanlar, agoizmayı bırakıp mutlaka herkesle ve her şeyle elele olmalıdırlar. İradeler ve idealler; hakiki manada bütünleşmiş heyetlerin, kenetlenmiş azimlerin ve kolektif şuurların desteğini aldığı ölçüde gerçek değerini bulacaktır.'

Harun ilhan
                                      

Yorum size ait.. Ben sadece diyebilirim ki okuduğum kitaplar bana daha çok dua etmemi söyledi. Ve daha çok Dualarla ruhumu psikoljimi iyileştireceğimi anlattı. 

Her pazartesi buluşmak üzere, İyi hafta sonları...

3.10.2013

KARTLARINLA MUCİZE YARAT...


'Herkes insanlığı değiştirmeyi düşünür,
ama hiç kimse önce kendini değiştirmeyi düşünmez'

                                                  Tolstoy..

Kredi kartları mağdurlarından biri olarak. Bu kitabı okumak benim için çok önemliydi. Ve kitabın satışı Darülşafaka Cemiyeti'ne bağışlayacağını öğrendiğimde almak istedim.

  Kredi Kartı bir ARAÇ' tır. Bir borçlanma araçı....

Öğrenmenin üç kaynağı vardır: çok görmek, çok açı çekmek, çok çalışmak'
                                                                    Catheral

Öğrendiğim en önemli kitaptan bilgi...

Kredi Kartı borcunuzun sadece (bakiyeye) faiz uygulanır. Ve borcunuz büyür. Siz ödersiniz o büyür. Öde Öde bitmez! O yüzden bu asgari silahşörleri iyi kullanın; alt etsin herkesi ve tamamını ödeyin.

LİMİT, ASGARİ, SON ÖDEME TARİHİ...

Kart rengi,

Kredi kartınızı -sadece prestij olsun diye- gold/platin vb...
aldıysanız, bu limitinizin yüksek ve gelirinizin buna uygun olduğunu gösterir. Bu limite ihtiyacınız olmuyorsa kart rengi için ödediğiniz parayı tekrar düşünün. En azından birden fazla bankadan alınmış renkli kartınız varsa hepsi için üçret ödemenize gerek var mı, bir daha düşünün.

ÖZLEM'İN REÇETESİ...

Otomatik ödemeler, sigorta taksitleri, elektrik faturası derken her ay kartınızdan sabit ne kadar gideriniz olduğunu biliyor musunuz?

Sabit ödemeleri ve geçen aylardan süren taksitleri tek tek yazın. Ne zaman başlayıp ne zaman biteceğini mutlaka not edin.

'İnsanlar tecrübeleri oranında değil, tecrübelerinden aldıkları dersler oranında olgundurlar.'

                                        Bernard Show

Bankaların verdiği her kağıdı imzalamayın. 
Bazı bankalar kredi kartı formuyla beraber bazı başka formlarda imzalatılıyor. Aman dikkat, adınıza habersiz hesap açılabilir, fazladan kredi kartı çıkartılabilir ve sigortalanabilirsiniz. Bankaların uzattığı formları dikkatlice okumadan imzalamayın. Bankaların kendilerine uzattığı formları imzalayan tüketiciler kapılarına gelen kredi kartları ya da yıllar sonra çıkarılan borç veya mallarına gelen hacizle olayın farkına varıyorlar.

'İstediğiniz her şeye sahip olabilirsiniz, ama aynı anda değil.'

                                            OPRAH WİNFREY

Özlem in reçetesi...

Kredi kartı seçerken öncelikle bu kartı daha çok nerelerde, ne zaman ve ne için kullanacağınıza bakın.

Amacınıza uygun olan bir karta 'çıkma' teklif edebilirsiniz.

İşte kredi kartı seçim kriterleri...

-Ücret
-Ödüller ve puanların sizin ihtiyacınıza cevap vermesi
-Çok noktada anlaşmalı iş yeri olup taksit imkanı sunması
-Nakit avans ücreti
-Yurt dışında kullanıma yönelik hizmetler
-Yıllık aidat
-faiz
-Müşteri memnuniyetine önem verilmesi
-Otomatik fatura ödeme imkanı (elektrik,su,bireysel emeklilik)
-Şeffaflık (ki ay içinde hesabını takip edebilirsin)

124 sayfadan oluşan ince bir kitap olmasına rağmen içinde çok önemli bilgiler var. Kitabın sonunda bizi kısa bir test bekler. Bu testi geçtiğinizde KREDİ KARTI EHLİYETİ alabilirsiniz.

Ve ilerleyen zamanlarda devamını getireceğim. Bir post daha bizi bekler. 

 facebook: yağmurun dünyası

Daha önce ÖZLEM DENİZMEN in yazdığı kitabına hazırladığım post CEBİNDE MUCİZE YARAT...


2.10.2013

ZAYIFLAMA KURSU-2


Uzun zamandır devamını getirmek istediğim bir kitaptı. Bazen olur bana çok severek başlarım kitaba ama bir türlü devamı gelmez. Aylar sonra ise su gibi okuyup bitiririm işte bu kitap onlardan biri. İlk başladığımda da anlatmıştım aslında kitabı işte o post ta burdan ulaşabilirsiniz.

Zayıflama kursu-1

Zayıflamaya farklı bir bakış acısı getiriyor kitapta yazar.. Allah' a olan inançımızla çok yemek yeme ihtiyacımızı yıkabiliz diyor. Nasıl mı?...


MUCİZELER KURSU

Fazla kilo olduuğunu düşündüğünüz bütün eti etrafınızda taşıdığınız bir tuğla olarak görün. 

Duvara yakından bakarak onun kendi acı ve ıstırabınızdan yapıldığını görün.

Şimdi tanrı dan sizinle birlikte duvara yaklaşmasını isteyin. Birlikte, ikiniz her bir tuğlayı, birer birer sökmeye ve en nihayetin de duvarı dağıtmaya başlayın. O'na het tuğlanın sizin için ne anlam ifade ettiğini açıklayın, sonra O'nun dokunduğu her tuğlanın ufalmasını izleyin.

'Tanrı'nın yeterince düşünecek şeyi var' der insanlar sık sık, bizim O'nu küçük problemlerimizle rahatsız etmememiz gerekiyormuş gibi. Ancak evrende İlahi'nin doldurmadığı, nufüs etmediği, içine işlemediği ve yükseltmediği tek bir nokta yoktur. Yaratıcınız dışarıda bırakılamaz, sizin düşüncenizin dışında Ve düşünceniz de dışarı da bırakıldığı bir yerde, size yardım edemez, zayıflamanıza yardım etmesine izin verdiğinizde, bunu yapacaktır.

'Tanrı nı bütün kalbinle, bütün ruhunla, bütün gücünle sev' der. Birinci Emir... ve neden?

Çünkü bu doğru yaşamanın anahtarıdır.


Aşırı yemek yemek, Bu puta tapmaktır. Yemek, sizin için sahte bir put olmuştur.

Gözlerinizi kapatarak bedeninizin ışıkla dolduğunu görün. Her hücre İlahi Zihin'den dökülen altın bir iksirle dolmuş. Siz kendinize İlahi nin alanına kendinizi tamamen bırakma izni verdiğiniz de, melekler etrafınıza toplanıyor.

Bu görüntüyü birkaç dakika koruyun. Sıkıntılarınızı nefesinizle birlikte dışarı verin ve sevginin mucizevi gücünü içinize çekin. Bedeninizin içine akan ışığı hayal edin.

Bu görselleştirmeyi yapmaya devam ederek herhangi bir problem aklınıza geldiğinde onu kullanın.

Mutfakğa yürüdüğünüz de, O'nun da sizinle birlikte yürüdüğünü görün. Bir ısırık aldığınız da, ısırığı O'na teslim edin. Çok yeseniz bile, bunu yaparken deneyimi Kutsal Ruh'a teslim edin.

'Sevgili Tanrım, bu deneyimi sana teslim ediyorum. Amin.'

Kendinizle mücadele etmeyin. Sadece Tanrı'ya bağlı olun.

Tanrı sizin yargıcınız değil şifacınızdır.

Bu kitaptan sizinle paylaşmak istediğim bir kaç bölüm daha var. Ve yazılarım bundan sonra düzenli bir şekilde her pazartesi yeni bir konu ile karşınız da olucam. Takipte kalın ve değerli yorumlarınızı yazın.... :)

facebooktan takip etmek daha kolay.... yağmurun dünyası...