31.05.2015

SÜPERMEN VE UĞURBÖCEĞİ


Birbirinden güzel gerçek hikayeler anlatmış Şerif İzgören... Beni en çok duygulandıran ve böyle de olur mu dediğim bir hikayesini paylaşacağım. Bakalım siz ne düşüneceksiniz? Okunması gereken kitaplardan biri.... CİKS kitap

DÖVENE ELSİZ, SÖVENE DİLSİZ....

Ahmet Korkmaz, 1 Ağustos 1946 günü, Bursa İnegöl'ün Hasanpaşa Köyün'nde doğar.

Pırıl pırıl gözleri olan ve geleceğe umutla bağıran, cağıran bir bebek. Ahmet beş yaşına geldiğinde, iki yıl içinde, önce kardeşini, sonra annesini, ardından babasını kaybeder.

Ona bakabilecek amcası ve halası da  üst üstte hayatlarını kaybederler.

2. Dünya Savaşı sonrası ülke yokluk içinde!

İnsanlar mısır sapından yapılmış ekmekleri alabilmek için karneyle sıraya girerler.


Küçük Ahmet, tam kendini tanıyacağı, ana baba sevgisi tadacağı yaşta tek başına kalır. Önünde koca bir hayat, tek başına altı yaşında sessiz bir çocuk! Ahmet'i tutarlar elinden 1952 yılında, Eskişehir Mahmudiye 'deki Yetiştirme Yurdu'na verirler. Ertesi sene Bursa Merkez Yetiştirme yurduna gönderirler.

Ahmet, 13 yaşına kadar Bursa Merkez Yetiştirme Yurdu'nda kalır. Öğretmenlerini çok sever, can kulağıyla onları dinler.

O zamanki öğretmenler idealisttir. Aldıkları maaş, hayat koşulları, bugünküne göre çok ama çok düşük olmasına rağmen, 'ülkeye ne katarız' onun derdindedirler. Ülke krizdeyken, herkes işsizken, hiçbiri maaş artışı diye yollara düşmeyen öğretmenlerdir onlar.

Ahmet, 1959'da Afyon Emirdağ' daki Astsubay Hazırlama Okulu'na girer ve 1969 yılında Astsubay olarak göreve başlar.

Sonra birçok yerde görev yapar ve evlenir.

Üç yıl sonra bir oğlu, tam on sekiz yıl sonra bir kızı olur.
Çalıştığı her yerde temizliği, efendiliği ve sorumluluğuyla tanınır. 
18 Ağustos 1999'da, sabah çalıştığı işyerinde herkesi, her zaman olduğu gibi kapıda karşılar. İçinde bir sıkıntı. 

Birkaç gün sonra sıkıntının nedenini öğrenir.

Eşini ve canından çok ama çok sevdiği kızını, 17 Ağustos depreminde kaybetmiştir.

.......

Ardından ne yapar biliyor musunuz?

İntihar etmez.

Kadere lanet okumaz.

Hayata küsmez.

Ben kendi dilinden anlatayım.

"Yavaş yavaş çevremdeki gençlerle kızım adına ilgilenerek onların nişan ve düğünleriyle zamanımı geçirmeye başladım. Onlarla oyalandım ve 0 gençlerle bir dayanışmaya girdim. Netice olarak ailevi yaşamımdan yana umudum hiç sönmedi. Umudu yarınlara ve bugünlere taşımasını bildim. Deprem sonrası İnsanları, özellikle kız çocuklarını, bir başka sever oldum.

İlişkilerimde duygu, hatır, kardeşlik ve dostluğun ön plana çıktığını gördüm. Hepsinden önemlisi, insan ilişkilerinde daha dikkatli olmaya başladım. Sövene dilsiz vurana elsiz olmaya başladım."

Yıl 2005.

Ahmet Korkmaz 59 yaşında.

Umudunu kaybetmedi, savaştı ve Allah karşısına çok seveceği birisini çıkardı.

Şimdi 18 yaşındaki genç gibi aşık.

Allah nasip ederse evlenmeyi planlıyor.

Ben de Allah nasip ederse mutlaka nikahta olacağım.

Allah bugününüz'ü aratmasın.

Ahmet dostumla OYAK Genel Müdürlüğü' ne verdiğim eğitimlerde tanıştım.

Öyle bir sesi var ki altmış yılın sevinci, hüznü, tadı, tuzu, umudu, kokusu o seste toplanmış.

Ben daha hikayesini bilmeden, her konuştuğunda, kısa bir hikaye anlattığında, hayatın yüzüme taktığı tüm maskelerin kaybolduğunu, gardlarının düştüğünü, tüm pozitif duygularımın açığa çıktığını hayretle görüyordum.

Daha hayatını bilmeden, tevazusuna, içtenliğine çok Isınmıştım. Şimdi hayatını yazarken kimi yerlerinde gözüm görmez oldu; bir iki dakikalık aralarla yazdım.

Ben yazarken böyle olduysam, o yaşarken nasıl olmuştur, düşünsenize...

Bir arkadaşım vardı üniversitede; evlenirken babası altına bir araba çekmedi diye "Arabasız delikanlı mı olur, ağabey! Peder bir araba almadı, kız tarafına ne diyeceğiz? " demişti.

Babası bunu ifade ediyordu, onun için.

Hepinizin böyle dertleri vardır.

Bu kitabı okuyan sizinde hayatınızı karartan dertleriniz çoktur eminim.

Ya baseniniz geniştir, ya araba modeliniz eskidir, ya bir dostunuz, akrabanız hoşunuza gitmeyen doğru bir laf etmiştir.

Bizim salonu su bastı, mesela.

Bitmez bizim derdimiz, değil mi?

Ahmet Kokmaz'in hikayesinden çıkacak dersleri bence kendisinden dinleyelim.

Öyle bir anlatmış ki hiçbir yazarın kalemi yetmez. Kalbiyle yazmış çünkü,

"Hayat aynaya benzer; sen ona küsersen, o da sana küser; sen ona gülümsersen, o da sana gülümser. insan olarak da ağaçlardan ders almalıyız; çünkü ağaçlar, ne üzerinde barınan kuşların ne de gölgesinde yatan insanların ne de verdikleri yemişlerin hesabını tutarlar.

Ama biz insanlar, öyle basit hesapların peşindeyiz ki sormayın gitsin. Hayatı güzelleştirecek olan da, çekilmez hale getirecek olan da bizleriz. Ama insanlar her nedense kolay yolu bulup başkalarını suçlama yoluna gidiyorlar ve zaman akıp geçiyor. 

Zaman bekleyenler için çok yavaş, korkanlar için çok hızlı,  yas tutanlar için uzun, sevinenler için çok kısa; ama sevenler için sonsuzdur.

Yanlızlığın reçetesi, hastalığın ilacıdır sevgi. Hüznün düşmanı, mutluluğun dostudur sevgi.

İnsanlığın temelidir sevgi, hayatın kaynağı, yaşamanın ispatıdır sevgi. Sevgidir her kapıyı açan. Bizi bazen bir kuş, bir çiçek yapan dost kolayca bulunmaz. İnsan çabuk bilinmez, geçicidir para pul. Dostsa, her şeyden ama her şeyden önemlidir"

Matematiği, fiziği, dersaneyi boşverin dostlar. Ne yapın edin çocuğunuza "sevmeyi, saymayı" öğretin.

Gerisi olur gider....

24.05.2015

ZENGİN OLMA BİLİMİ


Yaşamın amacı gelişimdir.

Zengin olmayı istemekte yanlış bir şey yoktur.

Zengin olmak çevresel bir sorun değildir, zira öyle olmuş olsaydı, belli Çevrelerde yaşamakta olan bütün insanlar zengin olurdu; diğer kentlerdeki insanlar yoksul kalırken, bir kentin insanı zengin olurdu veyahut bir bölgenin sakinleri refah içinde yaşarken, bitişik bölgedeki insanlar açlık çekiyor olurdu.

Fakat her yerde görüyoruz ki zengin ve fakir yan yana, aynı çevrede yaşıyorlar ve genellikle aynı işi sürdürüyorlar. İki adam aynı yöre ve aynı işyerindeyken, diğeri fakirliği Sürdürürken biri Zengin olur, bu da gösteriyor ki, Zengin olmak, temelde, çevresel bir sorun değildir. Bazı çevreler belki buna daha elverişlidir, fakat aynı işyerinde çalışıp da aynı yörede ikamet eden iki adamdan biri başarısızlığa uğruyor ve diğeri zengin oluyorsa bu durum, zengin olmanın bir şeyleri Belli Yollarla yapmanın bir sonucu  olduğunu gösteriyor.

Mükemmel yeteneğe sahip bir çok insan fakir kalırken az bir yeteneğe sahip olan diğerleri Zengin olabiliyor.



Zengin olmuş olan insanlar üzerinde Çalıştığımız zaman onların diğerlerinden daha büyük yetenek ve becerileri olmayan ve her yönden kısmetli olan insanlar olduklarını görüyoruz. Diğerlerinde olmayan yetenek ve beceriye sahip olduklarından değil de bir şeyleri Belli Yollarla yapmayı denediklerinden zengin oldukları ortadadır.

Zengin olmak, bir çok savurgan genellikle parayı harcarken, çok sayıda cimri insanın para biriktirmesi ya da "tasarruf yapmasının" bir sonucu değildir.

Zengin Olmak, diğerlerinin yapmakta başarısız olduğu şeyleri yapmaya dayalı da değildir; zira aynı şirkette Çalışan iki insan genelde hemen hemen birbirine benzer işler yaparlar ve biri yoksul kalır ya da iflas ederken, diğeri zengin olur.

Bütün bunlardan yola çıkarak, zengin olmanın bir şeyleri Belli Yollarla yapmanın bir sonucu olduğu sonucuna varmalıyız.

Yaptıklarını yapmaya devam ettikleri sürece oldukları yerde kalırlar.

İnsanoğlu bir düşünce merkezidir ve düşünce meydana getirir.

Bu Tözde yer alan bir düşünce, kendisi tarafından imgelenen şeyi üretir.

Ve deneyerek, bu mantığın doğruluğunu keşfederim ve işte bu benim en güçlü kanıtımdır.

Bir şeyleri yapmak istediğiniz şekilde yaparak, düşünmek istediğiniz şekilde düşünebilme yetisini kazanırsınız bu, zengin alma yolunda atılan ilk adımdır.

Öğrendiğimiz her gerçek bizi bir başka gerçekliğe itiyor; bilgi sürekli olarak artıyor. İşlediğimiz her yetenek zihnimize bir başka yeteneği işleme fikrini getiriyor bizler yaşamın teşviklerine maruz kalıyor ve bizi daha fazla bilmeye, yapmaya ve olmaya yönelten anlatımlar arıyoruz.
Daha fazla bilmek, yapmak, olmak için daha fazla almalıyız; aldıklarımızı kullanabilmeliyiz ki ancak şeyleri kullanarak daha fazla öğrenir, yapar ve oluruz.

Evren, istediğiniz her şeyi elde edebilmenizi arzular.
Doğa, planlarınıza karşı ılımlıdır.
Her şey kendiliğinden sizin için doğar.
Bunun doğru olduğuna kendinizi inandırın.
Bu gereklidir, yine de sizin amacınız Bütün'de var olan amaçla uyum içerisinde olmalıdır.

Unutmayın ki, aşırı fedakârlık da aşırı bencil olmak kadar kötü ve asil olmayan bir davranıştır; her ikisi de hatadır.

Rekabet fikrinden kurtulmalısınız.

Örneğin eğer bir dikiş makinesi istiyorsanız, makine sizin oturmakta olduğunuz yerde ya da bir başka yerde el değneksizin oluşturulana dek Düşünen Töz Üzerinde bir dikiş makinesi istediğiniz etkisini yaratmanız gerektiğini söylemiyorum. Fakat eğer bir dikiş makinesi istiyorsanız, onun yapılmakta ya da size doğru gelmekte olduğunun en olumlu kesinliğiyle zihinsel imgesini oluşturun.

Bir kere düşünceyi oluşturmanın ardından, bir dikiş makinesinin gelmekte olduğuna dair en kesin ve sorgusuz inanca sahip olun; gelmekte olduğu dışında bir ihtimal dahilinde onu asla düşünmeyin ve onun hakkında asla yorumda bulunmayın. Çoktan sizin olmuş gibi onu sahiplenin.


Daha büyüğünü isterken tereddüt etmeniz gerekmez; "Size krallığı sunmak Babanızın onurudur." dedi İsa.

Kiralık bir evde yaşayan ve günden güne kazandıklarıyla yaşamını idame ettirmeye Çalışan yoksul bir adamdı ; bütün zenginliğin kendisinin olduğu gerçeğini bir türlü anlamıyordu. Bu nedenle, yaşananları bir kez daha düşünmenin ardından, en iyi odası için yeni bir halı ve soğuk günlerde ısıtması için bir kömür sobası istemesinin makul olduğu kararına vardı. Bu kitapta verilen talimatları izleyerek, isteklerini birkaç ay içerisinde elde etti; sonrasında yeterli derecede istememiş olduğu aklına geldi.
İçinde yaşadığı eve bir göz attı ve gerçekleştirmek istediği değişimi planladı; düşünceleri ideal evi alarak zihninde yer edene dek buraya bir cumba ve oraya da bir oda diyerek her şeyi zihninde tasarladı ve daha sonra mobilyaları düşündü.
Bütün bir resmi zihninde tutarak, Belli Yollarda yaşamaya ve istediklerine doğru hareket etmeye başladı; artık evin sahibiydi ve zihnindeki imgenin ardından onu yeniden şekillendirebiliyordu. Yine daha büyük bir inançla daha büyük olanlara doğru yol aldı. Yaşamı inancına göre şekil almıştı -ki bu sizler ve aslında hepiniz içinde geçerli bir durumdur.

"Siz Tanrı'ya yaklaşın ki, Tanrı da size yaklaşsın." Bu psikolojik doğrunun bir deyişidir.

İçimizdeki Yaratıcı Güç bizi, dikkatimizi verdiğimiz imgeye doğru götürüyor.

Minnettarlık dolu bir zihin daima en iyi alana odaklanmıştır

Ayrıca, inanç da minnettarlıktan doğar. Minnettarlık dolu bir zihin sürekli olarak iyi şeyler bekler ve beklenti inanca dönüşür. Minnettarlık tepkimesinin bir kimsenin zihnine etki ediyor oluşu inancı doğurur ve artmakta olan şükran dalgası inancı da arttırır. Minnettarlık duygusu olmayan bir kimse canlı bir inanca Uzun süre sahip Çıkamaz ve eğer İnancınız olmazsa yaratıcı yöntemle zengin alamazsınız.


" Dua ederken ne dilerseniz dileyin, onu alacağınıza ve onu almanız gerektiğine kendinizi inandırın," dedi İsa.

İstediğiniz şeyler için sürekli olarak dua etmeniz gerekmez; bunu Tanrı'ya her gün söylemek gerekli değildir.
"Bir dinsizin yaptığı gibi içi boş tekrarlar yapmayın," dedi İsa öğrencilerine, "zira Baba, siz 0' ndan bunları istemeden önce de bunların tamamına ihtiyacınız olduğunu bilmektedir."

Zihninize hakim olun; diğer her şeyden çok daha fazla elde edecektir.

inanç ve gayretiniz ne kadar hızlı ve devamlı olursa, sizde o kadar hızlı bir şekilde zengin olursunuz.

Yoksulluğa dair konuşmayın; onu araştırmayın ya da ilginizi ona yöneltmeyin. Onun sonuçlarının ne olduğunu asla önemsemeyin; sizin onlarla bir işiniz yoktur.
Sizi ilgilendiren şey, şifadır.

Tüm zamanınızı, zihninizi ve düşüncenizi zenginliğe vermeniz gerektiğini söylüyorum, fakat bu sizin paragöz yada cimri olduğunuz anlamına gelmiyor.

Bütün dünya için yapabileceğiniz en iyi şey ise, kendinizi geliştirmektir.

Sizin tek yapmanız gereken görüşünüze sahip çıkmak, gayreti elden bırakmamak Ve inanç ve minnettarlığınızı korumaktır.

Şimdi hareket edin. Şimdiden başka zaman dilimi yoktur ve şimdiden başka zaman dilimi de olmayacaktır.

Harekete geçmeden önce Çevrenizde bir değişim olmasını beklemeyin; hareket ederek çevrenizi değiştirin.

Her gün O gün yapılabilecek HER ŞEYİ yapın.

Unutmayın ki başarılı bir hareket kendi sonuçları dahilinde sürekli bir artış gösterir.

Kitaptan diğer paylaşımları takip etmek için... facebook tık tık

12.05.2015

KİTAP ÇEKİLİŞİ ZAMANI!!!


Uzun bir ara olmuş çekiliş yapmayalı ve kitaplarla sizleri buluşturmayalı...

Her zaman ki gibi, 3 ayrı katagori halinde ayırdım ve tek kişi sevindirmek değil, 3 kişi sevindirmek istedim... 3 Kişi kazanacak!!! :)) 

Birinci....



İkinci...




Üçüncü....



Çekilişin şartları...


1)  Bloğunuz da ve sosyal medya platformunda bu çekiliş duyurusunu paylaşmalısınız ve mail adresinizle birlikte yorum bırakmalısınız ki çekilişe katılma hakkına sahip olun.

Yorumlara paylaştığınız kanalın linkini ve hangi katagoriden istediğinizi ayrıca mail adresinizi bırakmayı unutmayın...


2) Bloğuma izleyici olmalısınız. Eğer varsa sosyal medya platformlarından da izleyicim olabilirsiniz. 

* Facebook için buradan tık tık

* Twitter için buradan tık tık

* İnstagram için ise buradan tık tık



Çekiliş 30 Haziran günü saat 22.00' de sonlanacak ve aynı gece ilan edilecektir.

Kargo bana aittir...

Umarım en çok isteyeniniz kazanır. İyi şanslar dilerim.




Daha öncelerden yaptığım çekilişler... 


23.09.2012 Kitap çekilişi tam altı katagori...

25.03.2012 hediye çekilişi...

20.08.2014  Tablo çekilişi

25.11.2015 Yılbaşı çekilişi

11.05.2015

OPRAH WİNFREY


OPRAH Gail Winfrey, Amerikalı aktris, talk show Sunucusu, iş kadını, hayırsever.
1954 yılında Mississippi'de doğdu.
9 yaşında tecavüze uğradı.
14 yaşında hamile kaldı.
Hayatın türlü zorluklarına göğüs gerdi.
Bu yönüyle Amerika'nın ümit kaynağı ve gündelik hayat bilgesi oldu.
İş hayatına 19 yaşında radyo sunucusu olarak başladı.
Hızlı bir yükselişle, yıllar içinde 'medya kraliçesi' oldu.
3 milyar dolara yakın servete sahip.
Şimdiye kadar hayır kuruluşlarına 400 milyon dolardan fazla para bağışladı.
Dünyanın en etkili kadınlardan biri seçildi.
Barack 0 bana'nın başkan seçilmesinde kilit rol oynadı.
Siyahi kadınların özgüven kaynağı.
İlk siyahi kadın dolar milyarderi.
Dr. PhilI, Dr. Mehmet öz gibi birçok insanın yükselişine katkı sağladı.




"HER ŞEYE SAHİP OLABİLİRSİN AMA AYNI ANDA DEĞİL!"

Sen çukura düştüğünde, aklın yukarıda kalsın!

Çukura düştüğünde, bunun başarısızlık olduğunu düşünebilirsin. Bazen kısa süre için bile olsa kendini kötü hissetmek iyidir. Elinden kaçırmış olduklarına üzülmek için kendine izin ver. Seni çukurdan çıkaracak olan şey ise hatalarından ders almaktır.

Hayatınızı değiştirmek için neyi duymazdan gelmelisiniz?

İnandıklarınız bizi ya ileriye taşır ya da yerimizde saymamiza neden olur. Birçoğunuz şu an bulunduğunuz konuma, inandıklarınız sayesinde geldiniz. Ama iş sadece görünürdeki inançlarınızdan bitmiyor. Hak ettiğiniz hayata ulaşmanızı engelleyen "gölge inançlarıniz' da var. Bu gölge inançlar size, "yeterince iyi olmadığınızı, 0 şeyi hak etmediğinizi, o kadar da akıllı sayılmayacağınızı veya yetersiz olduğunuzu' söyleyen içselerdir. Hayatınızı değiştirmek istiyorsanız bu içsesleriniz İ duymazdan gelin. Kendinize ve hayalini kurduğunuz hayatın erişilmez olmadığına inanın.



Korkudan ölsen de, bir adım ileri atmak cesarettir.

Bana göre cesaret; korksanız da, dizleriniz tir tir titrese de, kalbiniz deli gibi atsa da bir adım öne çıkabilmektir. Yalnızca sizin için bir anlam ifade ediyor olsa bile, o adımı atmalısınız.

Tutkularımızın gösterge sistemi nasıl çalışır?

Hayat, sizinle her an konuşur. Size düşen onu dinlemek ve ipuçlarını bulmaktır. Tutku, duygularınız aracılığıyla kulağınıza bir şeyler fısıldar. Sizin için en iyi olanı gösterir. Size neyin enerji verdiğini, neleri sevdiğinizi, nelerin sizi harekete geçirdiğini, nelerden keyif aldığınızı görmenizi sağlar. Evrenin bu iyiliğinin karşılığında onu dinleyip sevdiğiniz işi yaparak geri ödeyin. Böylece, başarmaktan da öte, efsane olursunuz!

Maraton koşucuları neye odaklanır?

Oyununuzun çıtasını yükseltmek istiyorsanız hiçbir zaman diğerlerinin nerede olduğu ile ilgili endişelenmeyin. Onları kontrol edemezsiniz. Yalnızca kendinizi kontrol edebilirsiniz. Maratonda koşmak gibi bir şey. Kafanızı çevirip diğer atletlerin nerede olduğuna bakmak size enerji harcatır. üstüne üstlük size yaklaşmışlarsa paniğe kapılırsınız. Bu yüzden ekibime de hep Şunu söylerim:
Zamanınızı geriye dönüp diğerlerinin nerede olduğuna bakmak için harcamayın.

Hikayeni başkana miras bırakmanın yolu nedir?


İnsanları sevmeyi yaşam hikayenin anafikri haline getirirsen, sonu olmayan bir hikaye yazabilirsin. Böylece senin hikayen başkalarına da miras kalır. Senin ışığın birini aydınlatır, onun ışığı bir başkasını, onun ışığı ise başkalarını.-.

Paradan başka neye ihtiyacımız var?

Doğruya doğru, para tatlıdır. Çıkıp da size paranın önemsiz olduğunu söyleyemem. Çünkü, evet, para tatlıdır! Bir şeyler satın almanız için gereklidir. Ancak çok paranızın olması sizi doğrudan başarılı biri yapmaz. Paranın dışında ihtiyacınız olan diğer şey, anlamdır. Yaptığınız işin anlamlı olmasını istersiniz. Çünkü hayatı Zenginleştiren asıl şey, yaptığınız işin anlamıdır. Etrafınızda güvendiğiniz, değer verdiğiniz ve sizi mutlu eden insanlar varsa, zaten zenginsiniz, demektir.

Hislerinizi GPS sistemi gibi kullanın!

Hislerimiz, hayatta yolumuzu bulmamızı sağlayan GPS sistemimizdir. Doğru yolda olup olmadığınızı hissedersiniz. Bir şeyi yapmanız veya yapmamanız gerektiğini, duygusal rehberlik sisteminiz söyler. İş, egonuzu bir kenara bırakıp içsesini ze kulak vermekte biter.

İşinizi yaparken ruhunuzun nefes aldığını hissediyorsanız, doğru işi yapıyorsunuz, demektir.


Uzun yıllar önce yaşadığım, Baltimore'daki haber sunuculuğunun sana erdiği günü hatırlıyorum. Söylediklerine göre televizyon İçin 'uygun ' değilmişim. Haber Sunamazmışım. Çünkü habere konu alan hikayelere kendimi fazla kaptırıyormuşum! Bense - her ne kadar sulugöz biri olmasam da- bu hikayelere konu olan -.insanlar için ağlamakta bir sakınca görmüyordum.

Sunucunun, bir yangın haberini sunarken yangında evini kaybeden insanlar için gözyaşı dökmesini doğru bulmuyorlardı. Ne Zaman ki haber sunmayı bırakmak zorunda Kalıp kendi talk show'unu yapmaya başladım, o zaman kendi doğrularımı ortaya kayabildim. 1978'de ilk programını sunarken gerçekten nefes aldığımı hissetmiştim. Zaten gerçek tutkularımız, bize aynen bu duyguyu yaşatmalı. Yaptığınız iş, size kendinizi "olduğunuz gibi' hisset tirmek

Hepimiz anlaşılmak ve onaylanmak için yaşıyoruz.

25 yıl boyunca her gün insanlarla konuştum. Bu süreçte, insanlık deneyimimizde ortak bir payda olduğunu öğrendim. Her röportajda yeniden keşfettiğim bu payda, hepimizin kabul görme İsteği . Anlaşılmak ve onaylanmak istiyoruz. Kariyerim boyunca 35 binden fazla röportaj yaptım. Kamera kapandığı anda herkes şunu soruyor:
"İyi miydim?" Bunu Başkan Bush'tan da , Başkan Obama'dan da, kahramanlardan da, ev hanımlarından da duydum.  Kurbanlardan ve suç işleyenlerden de, Beyonce'dan da - ... Hepsi şunu bilmek istiyor:

"iyi miydi? Beni duydun mu? Beni gördün mü? Söylediğim şeylerin senin için bir anlamı var mi?l' Hepimiz anlaşılmak istiyoruz.

Hiç sevilmemekten, çok sevilmeye dönüşen bir hayat

Neyin kurbanı olduğumuzu fark etmeksizin, hepimiz kendi hayatlarımızdan Sorumluyuz... Aslında bakarsanız, benim hayatım inişleri ve çıkışlarıyla feuka Iadeydi. Sevilmediğim hisssiyle büyütüldüm. Bu yüzden de bana sürekli yazan ve beni sevdiğini söyleyen 20 milyon izleyiciye seslenmek benim için bir lütuf. Amacım, insanlara moral, cesaret ve güç vermek.

Köpek gibi çalışan, başarıya ulaşır!

Köpekler en sevdiğim rol modelleridir. Çalışırken bir köpek gibi ; neyi yapmak için doğmuşsam, keyifle onu yapmak istiyorum. Bir köpek gibi oynamak istiyorum, neşeyle ve çoşkuyla... Bir köpek gibi sevmek istiyorum, insanların ne kadar parası veya kaç kilo fazlaları olduğunu umursamadan... Artık akşam yemeği için avlanmıyor olsak da, hala köpeklerle birlikte yaşıyoruz. İnsanların ve köpeklerin bu benzerliği, bana umut veriyor.

Hayat bilgesi kitabından.... devamı başka bir postta.... :))



8.05.2015

SCHWARZKOPF GLİSS MİLLİON GLOSS



Hangi kadın pırıl pırıl parlayan, her göreni etkisi altına alan sağlıklı, bakımlı saçlara sahip olmak istemez ki?

Sizi bilmem ama ben isterim :)

Gliss Million Gloss, sadece saçlarınızın sağlıklı ve bakımlı olmasını sağlamaz, kendinize olan güveninizi, moda dergilerinde yer alan saçlara sahip olmanızı da sağlar.

Benim gibi parfüm kokusunu sevenler için vazgeçemeyeceği bir şampuan. Güzel kokunun yanında bakımlı ve sağlıklı saçlara da sahip olacaksınız.

Şampuanın rengi de ayrı güzel. Banyoma ışığı yansıyor.


Zarar görmüş, bakımsız, yüzeyi pürüzlü ve sertleşmiş saçlarınız var ise Gliss Million Gloss şampuan tam size göre. 

Dünyanın en önde gelen markalarından Schwarzkopf' un saç bakımındaki en güçlü markalarından olan Gliss' in en yeni üyesi Gliss Million Gloss, parlaklığını yitirmiş saçlara ışıltısını geri kazandırmak ve derinlemesine onarım desteği sağlamak için
titizlikle tasarlandı. Şimdi, eski resimlerinize bakmayı bırakın ve Million Gloss ile hiç olmadığı kadar parlak olan saçlarınıza kavuşmaya hazırlanın!

Gliss Million Gloss ile büyüleyici parlaklıktaki saçlarınızın keyfini çıkarmanız dileğiyle... 

5.05.2015

EVLİLİK FİDANI


Evlilikte büyük hedef barıştır, mutluluktur, huzurdur.
Münakaşaları kazanmak ve 'ben sana böyle olduğunu söylemiştim' demek değil...

                                                                                DAVID SCHWARTZ

Yeni evli bir çift vardı. Evliliklerinin daha ilk aylarında, bu işin hiç de hayal ettikleri gibi olmadığını anlayıvermişlerdi.

Aslında birbirlerini sevmiyor değillerdi. Son zamanlarda o kadar sık olmasa da, evlenmeden önce sık sık birbirlerini çok sevdiklerine dair ne kadar da dil dökmüşlerdi.


Ama şimdilerde, küçük bir söz, ufak bir hadise aralarında orta çaplı bir kavganın çıkmasına yetiyordu.

Bir akşam oturup ilişkilerini gözden geçirmeye karar verdiler. Her ikisi de, boşanmayı istememekle beraber,işlerin böyle gitmeyeceğinin farkındaydılar. 
Erkek,

' Aklıma bir fikir geldi.' dedi. 'Bahçeye bir ağaç dikelim ve eğer bu ağaç üç ay içinde kurursa boşanalım. Kurumaz da büyürse bunu bir daha aklımızdan geçirmeyelim. Bu süre içinde  de ayrı ayrı odalarda kalalım.'

Bu ilginç fikir kadının da hoşuna gitti.

Ertesi gün gidip bir meyve fidanı aldılar ve birlikte bahçeye diktiler.

Aradan bir ay geçti. Bir gece bahçede karşılaştılar. 

Her ikisinin de elinde içi su dolu birer bidon vardı.

4.05.2015

ÇEKİM YASASI İLE KENDİ GERÇEĞİNİZİ YAKALAYIN...


Beni bilen bilir, kişisel gelişim kitapları çok okurum. Ve okuyup çok beğendiklerimi sizlerle paylaşıyorum ve aralarında bu kitapta var. Eminim sizlerde çok beğeneceksiniz :))

Amacımız düşüncelerimizi eğitip dileklerimizi ve isteklerimizi gerçekleştirmek.

Durup da bir düşünün, şu an hayatınızda neye odaklanıyorsunuz?

Düşünce bir enerji olduğuna göre, biz evrene devamlı düşüncelerimizle enerji gönderiyoruz ve evrenden de enerji alıyoruz. Bunu ise düşüncelerimiz, duygularımız, davranışlarımız ile yapıyoruz. 

Geleceği satın alabilecek tek güç bugündür.

                                                      Samuel Johnson


Genç bir adam zen ustasını ziyaret etmiş ve bu ziyareti sırasında kendisinin yaşamış olduğu maceralarını anlatmaya başlamış.

Himalayalarda bilge bir adama rastladım ve adam geleceğe bakıyordu ve bunu öğrencilerine öğretiyordu. Heyecanla zen ustasına anlatmış.

Zen ustası ben daha zorunu öğretiyorum, diye sakin bir şekilde cevap vermiş.

Gerçekten mi? Siz ne öğretiyorsunuz ustam diye merakla sormuş genç adam.

Ben insanlara şimdiye bakmalarını öğretiyorum. Diye yanıtlamış.

Ego'ya karşı gücü elimizde tutabilmek için size bir kaç öneride bulunmak istiyorum. İlk adımı öncelikle ego'nun farkına varmamız gerekiyor. Diyelim yine şikayet etmeye ve yargılamaya başladı 0 zaman, a işte ego yine görevinin başında demelisiniz. işte o an onu durdurabilirsiniz. Ya da yine haklı olmak için direniyorsanız neden haklı olmaya çalıştığınızın farkına varın, acaba o an ego'yu tatmin etmek için mi haklı olmaya Çalışıyorsunuz? 

Ego'nun bir başka ortaya çıkış tarzı İse bizde zamanla oluşturduğu sınırlayıcı inançlarımız. Bunlarda ileriye doğru adım atmamızı engeller. Farkına varmanız gereken başka önemli bir konu ise kendinizi ne ile özdeşleştirdiğinizdir ayrıca çevrenizdeki insanlar kendilerini ne ile özdeştiriyorlar.

Ego'nun etkisini azaltacak başka bir yöntem de dikkatimizi ihtiyaç, saldırı, başarısızlık, korku gibi negatif İlüzyonlardan çekip mutlak sevgiye, berekete ve bütünlüğe yönlendirmek.

Çekim yasası der ki, aynı frekansta bulunan benzer enerjilerin titreşimleri birbirini çeker.
Hayatımıza neyi çekeriz?
Benzerlikleri, yani benzer durumları, olayları, düşünceleri veya duyguları.

Çekim yasasında eğlenmek çok önemli. İçten kahkaha atın ve mutlu olun, hayatınızı neşe ile doldurun bu sizin elinizde.

Size bir önerim, çok sevdiğiniz ve size neşeli mesajlar veren bir müzik arşivi oluşturun. Bu müzikleri en gerekli duyduğunuz zaman dinleyin ve hatta dans edin.

Sizi bol bol güldürecek ve eğlendirecek filmleri tercih edin. Ne yapıyorsanız eğlenerek yapın, yaratıcı olun.

Gelecekteki evinizi, arabanızı, tatillerinizi ve diğer akla gelebilecek tüm hedeflerinizi eşinizle veya Çocuklarınızla planlayın. Size ailecek önerim, bir hedef panosu oluşturmanız, dergilerden arzuladığımız hayatın resimlerini kesin ve çocuklarınızın da hayal gücünü kullanın.

Diyelim panonuzu bitirdiniz, onu duvara asın ve bir kutlama yapın, sanki bu hayata kavuşmuş gibi. Kutlayın ve eğlenin. Gerçekten de hedefiniz gerçekleştiğinde yine kutlayın.

Kutlama yapmanın en büyük faydası nedir sizce? Başka kutlanacak olayları hayatımıza çekmek.

Size bir de sahip olmadıklarımız için şükretmenizi öneriyorum. Sizce neden?
Eğer henüz elinize geçmemiş bir dileğiniz için şükrederseniz yaymış olduğunu, titreşim sonucu çekim yasası gereği hedefinize yaklaşmış olursunuz.

Size bir hayat verilmiş ve bu hayattan en iyisini yapmaya çalışın, bütün imkanlar sizin elinizde.
Ben şikayet etmek yerine şükrediyorum. Şükretmek odağı olumlu yönde değiştirir.

Çekim yasasında 4D sisteminden bahsediyor kitabında ilgi çekici diyebilirim. İyi okumalar...

3.05.2015

MARİLYN MONROE


Asıl adı: Norma Jeane Mortenson.



Amerikalı aktris, model, şarkıcı.
1926 yılında Los Angeles'ta doğdu.
1962 yılında öldü.
Gelmiş geçmiş en seksi kadınlardan biri olarak anılıyor. 
Yetiştirme yurdunda büyüdü.
2 yaşında ölümün, 6 yaşında tecavüzün eşiğinden döndü.
Kariyerine model olarak başladı.
Hollywood tarafından 'aptal sarışın' rolüne layık görülmesi üzerine kendini geliştirdi.
3 kere Altın Küre kazandı.
Kendi prodüksiyon firmasını kurdu.
Şarkı söyledi.
Bazıları Sıcak Sever gibi efsanevi filmlere imza attı.
Ve intihar ederek hayatına son verdi!
Toplumun kadına bakış acısını değiştirdi, güzelliği yüceltti ve bir Hollywood efsanesi olarak ölümsüzleşti.




'KARİYER HARİKA BİR ŞEYDİR. AMA GECE ONA SARILIP UYUYAMAZSINIZ!'


Hayalinizin büyüklüğü ilerleme hızınızı belirler.

Hollywood'a akşamları bakarken, 'Aynı benim gibi binlerce kız, şu anda yapayalnız bir şekilde oturup, bir gün film yıldızı almayı hayal ediyordur. Ama onların hiçbiri beni endişelendirmiyor. Çünkü aralarında en büyük hayallere sahip olanı benim!" diye düşünürdüm.

Kendini olduğun gibi kabul etme mücadelesi

Estetik yaptırmadan yaşlanmak istiyorum... Kendi yüzüme sadık Kalabilecek kadar cesur olmak istiyorum. Bazen genç yaşta ölmenin, yaşlanmamanın daha kolay olacağını düşünüyorum. Öte yandan o Zaman da yaşamınızı tamamlamış olursunuz değil mi? Hiçbir zaman tam olarak kim olduğunuzu öğrenemezsiniz.

Kendini sürekli geliştiren, içindeki yarışın birincisidir.


Nasıl göründüğümün ve algılandığımın iyi bir aktris olmamla hiçbir alakası yoktu. Yetenekte üçüncü sınıf olduğumun farkındaydım. Yetenek eksikliğini, içime giydiğim ucuz giysiler gibi hissederdim. öte yandan Tanrım, Öğrenmeyi, değişmeyi ve gelişmeyi ne kadar çok istiyordum ki!

Şöhret, insanların tehlikeli içgüdülerini tetikler.

Ünlü olduğunuz zaman, insan doğasının ham kısmını görürsünüz. Şöhret, kıskançlığı tetikler. Karşılaştığınız insanlar, "Kendini kim sanıyor bu? Marilyn Monroe'nu?'şeklinde düşünürler. Zannederler ki, şöhretli olduğunuz için. size akıllarına geleni, istedikleri şekilde söyleme hakları vardır. Duygulanızın incinmeyeceğini sanırlar. Sanki söyledikleri laflar sizin için değil, elbiseleriniz içinmiş gibi!

Orta sınıf ahlakını ikiyüzlülüğü, ünlüler üzerinden ortaya çıkar.

Genelde bana bir kişi değilmişim de bir aynaymışım gibi bakıldı. İnsanlar "beni" görmediler. Bende, "Kendi açık seçik düşüncelerini" gördüler. Sonra da beni iffetsiz ilan edip kendilerini temize çıkardılar.

Önemli olan şöhret olmaktan çok, karakter olmaktır.

(intiharından birkaç gün önce yapılan söyleşisinden)

Lütfen beni alay malzemesi haline getirmeyin. Söyleşiyi, benim inandıklarımla bitirin. Dalga geçmekle bir sorunum yok ama bir şaka gibi algılanmak istemiyorum...
Ben. artist olmak istiyorum. Dürüst, ahlaklı bir artist. Eninde sonunda şöhret, insanı terk eder. Olur da bir gün şöhretini kaybedersem, onun ne kadar vefasız olduğuna şaşırmayacağım. En azından şöhretin nasıl bir şey olduğunu tatmış oldum. Ama benim yaşamım onun üzerine kurulu değil.

Doymak bilmez bir sevilme ihtiyacı, köklü bir kayıp duygusundan beslenir.

Büyüdüğünde mutlu olacağını sanan o sıradan Amerikalı çocuklarda çok farklı şekilde yetiştirildim... İnsanlar neden sadece bütün dikkatler üzerimde olduğu zaman sevildiğimi hissettiğimi anlamak istemiyorlar. Bana hiç kimse hiçbir zaman önem vermedi. Ben doğduğum zaman babam beni görmek bile istemedi. Annem her türlü dürtümü, her türlü isteğimi bastırmak için hep elinden geleni yaptı. Herkes beni terk etti. Köpekler, beni evlat edinenler; kocam bile çekti gitti.
Peki, ben ne istiyorum?
Dünyanın benim var olduğunu fark etmesini. Bitiş çizgisine ulaşmak için ödenmesi gereken bedel yüksekse, onu yine de son kuruşuna kadar ödeyeceğim. sadece o bitiş çizgisine vardığım zaman gerçek anlamda mutlu olacağım. Sadece beni alkışladıkları zaman beni gerçekten sevebileceklerini anlayacağım.

Neyin peşinde koşmalı, para mı yoksa güzel işler yapmak mı?



Artist bir makina değildir. Ama size makinen gibi davranırlar. Para sayma makinası.... Hollywood, öpücüğünüze en bin dolar, ruhunuza beş sent verdikleri yer... Parayla ilgilenmiyorum. Ben sadece harikulade olmak istiyorum!

Her çekici imaj, karşılanması zor beklentiler yaratır.

Bir kadın olarak başarısızım. Beraber olduğum erkekler, zihinlerindeki seks sembolü imajı yüzünden benden çok fazla Şey bekliyor; ki bu imajı ben yarattım. Her şeyin dört dörtlük olmasını bekliyorlar. Ama onların beklentilerini karşılayamıyorum. sonuçta vücudum, diğer kadınlarınkinden farklı değil!

Kimse size inanmazken, siz kendinize inanabilecek misiniz?

Bana 'Hollywood uzmanlarının % 50'si, yeteneksiz olduğunuzu ve pes etmeniz gerektiğini düşünse ne yapardınız?" diye sordular. Cevabım, 'İsterse % 100 'ü öyle desin. Hepsi yanılıyor!' dedim.


Şöhretiniz dıştan size nasıl bakıldığına değil, içten kendinize nasıl baktığınıza bağlıdır.

İnsan şöhrete kavuştuğunda, başkalarının kendisi hakkında düşündüklerini okuyabilir. Ama hayatta kalmak ve gündelik yaşamını sürdürmek için asıl alan, kişinin kendini nasıl gördüğüdür.

Başarının en büyük sorunu ne?

Başarı, insanların sizden nefret etmesine sebep olur. Keşke öyle olmasaydı. Başarının tadını çıkarırken etrafındakilerin gözlerinden kıskançlık akmaması güzel olurdu.

Bazı insanlar bulut gibidir, kimseye ait değildir.

Topluma ve dünyaya ait olduğunu biliyordum. Güzel veya yetenekli olduğum için değil. Hayatım boyunca hiç kimseye veya hiçbir şeye ait olmadığım için.

Sarsılmaz bir başarı için işe temelden başlayın.

Açıkçası, hayatta üzerinde durabileceğim başka bir zemin yok. Temeli Olmayan görkemli bir bina gibiyim. Ama temelini güçlendirmeye Çalışıyorum.

Bir işte 'en saf halinle' beğenilmek için çalış!

İnsanlar şarkılarımı, beni görmeseler bile,  sesimi beğendikleri için dinlemek isteyinceye kadar tatmin almayacağım. Tabii bu, insanlar bana bakmaya son versinler anlamına gelmiyor!

Sana saygı duyuluyorsa dünya üzerindeki etkin gerçektir.

İnsanlar size, zor zamanları atlattığınız ve ünlü olmanıza rağmen sahte olmadığınız için saygı duyar... Saygı, hayattaki en önemli değerlerden biridir. Bana saygı duyulmadığı sürece diğer şeyleri ne yapayım?

Marilyn Monroe'nun hayat felsefesini yansıtan diğer sözleri

* Hakkında yazılan haberlerin, benden çok, yazarlar hakkında fikir verdiğini düşünmüşümdür hep!

* Kusurlu olmak güzelliktir. Çılgınlık dahiliktir! Ve tamamen sıkıcı olacağına tamamen gülünç almak daha iyidir.

* Kariyer harika bir şeydir. Ama gece ona sarılıp uyuyamazsınız!

* Şöhret havyar gibidir. Havyar yemek güzeldir. Tabii her öğünde yemiyorsanız!

* Bir yıldızı sadece halk yaratabilir. Stüdyolar bundan bir sistem yaratmaya çalışıyor.

* Güzellik ve kadınsılık edebidir ve yapmacık olamaz. Cazibe -markalar aksini söylese de- yapay yollardan üretilemez. Gerçek cazibe, kadınsılıkta saklıdır.

* Kendimi, önce bir birey olarak kabul etmeye çalışıyorum. Belki daha sonra aktris olduğuma inanırım.

* Aktris olmayı hayal etmek, aktris olmaktan daha heyecan verici!

* Bir insanın yeteneklerini kendisi yaratır, kariyerini ise halk!

* Milyonlarca insan, kendisini tanıyamadan yaşayıp gidiyor. Ama benim böyle bir lüksüm yok.

* Eğer kurallara harfiyen uysaydım, şuradan şuraya gidemezdim!




Mümin Sekman, Hayat Bilgisi kitabından...

2.05.2015

HER ŞEY SENİNLE BAŞLAR


İlk kitabını 2005 yılında almışım. İlk sayfasına tarih atanlardan mısınız sizde, ben öyleyim işte aldığım zaman değil de okumaya başlayınca atarım tarihini ve şimdi 100 sayfa eklenmiş halini yine okudum ve aynı tadı aldım. 

Kullanma kılavuzunu yanımıza almadan geliyoruz dünyaya. 


' Bilirsiniz, bazı insanlar egolarının etkisiyle kılavuz kitap okumaya karşı çıkarlar. Gururla bir karşı koyuşla ,  


"Bana nasıl akıl verir, kimse hayatı öğretemez" derler!


Bu tür insanlar kılavuz kitap okuyanlarla da alay ederler. Entelektüel hesap verebilirliği önemsediğim için açıklamaya çalışayım.


Avukata, iç mimara, doktora, kuaföre, musluk tamircisine işiyle ilgili bir şey sorduğumuzda, bizden daha akıllı olduklarını değil, o konuda daha (b)ilgili olduklarını düşünürüz. Biz de 0 kadar zaman harcarsak, onlar kadar bilgi sahibi olabiliriz belki, ama bunu yapmayıp, onların harcadığı zaman ve enerjiden faydalanarak işimizi halletmek daha iyi bir fikirdir. Buna toplumsal işbölümü deniyor!



Bizler de akıl üstünlüğünden çok, uzmanlığın getirdiği detay hakimiyetiyle böyle kitaplar yazabiliyoruz. 


SİZ KENDİNİZİ GELİŞTİRDİKÇE ŞARTLAR DEĞİŞECEKTİR.


AMAÇSIZLIK ACININ ŞİDDETİNİ ARTIRIR, AMAÇ ACMI ANLAMLI VE KATLANILABİLİR KILAR.


"Sen işini kış tut, yaz çıkarsa bahtına "der aile büyüklerimiz.


"Ne oldum deme, ne olacağım de" diye tembihler atasözlerimiz.


"Akarken hemen küpünü doldur" diye uyarır meslek büyüklerimiz. Hep bir istikrarsızlık ürküntüsü, belirsizlik korkusu ve başarısızlık beklentisi egemendir. Gol atmaya değil gol yememeye, on numara futbolculuğu değil kaleciliğe hazırlanırız.


Başarıyı büyütmekten daha çok başarısızlığı bölüşmeyi öğreniriz Başarıyla ilişkimiz daha travmatik, kaybetmemişlikle ilişkimiz daha tanıdıktır. Başarı bölgesi gurbetimiz, başarısızlık bölgesi anavatanımızdır. Elbette herkes bu anlayışta değildir, ama kayda değer bir kitle böyledir.


En önemli hayat becerilerinden biri, kontrol edemediğimiz şeylerin bizim üzerimizdeki etkisini kontrol edebilmeyi ve yönetebilmeyi öğrenmektir. Annemizi seçemeyiz, ama annemizle ilişkimizi yürütme biçimimizi seçebiliriz.


"BİLGİ GÜÇTÜR" der BACON. En büyük güç, kendi hayatını kontrol edebilme bilgisini öğrenmektir. 


Aynı denizde benzer iklimde zıt hayatlar yaşanır. Tutunamayanlar rüzgarı suçlar, galipler yelkenleri tutma şekilleriyle övünür.


AMAÇLARI OLMAYANLAR AMAÇLARI OLANLARIN ARACI OLUR!


Sıfırdan Zirveye çıkanların hikayelerinde üç ortak nokta göze çarpar.


Birincisi onlar da yolun, başındayken alayları yenilgiler, yoksulluk ve yalnızlıkla boğuşurlar. Onları başarılı yapan karşılaştıkları iyi olaylar değil, kötü olaylarla başa çıkma biçimleridir.


İkincisi, bu insanların kontrol imkanları kendilerine duydukları inanç oranında genişler. 


Üçünçü nokta, her başarı hikayesinde kahramanın dibe vurup yükselişe geçtiği bir an, tüm zorlukları göğsüne alıp yürüdüğü bir nokta vardır. İşte bu an, HER ŞEY BENİMLE BAŞLAR noktasıdır. 


NEYE ÖNEM VERİRSENİZ 0 YÖNDE KENDİNİZİ GELİŞTİRİP DAHA İYİ OLURSUNUZ.

NEYE ÖNEM VERECEĞİNİZİ DE SONUÇLARINIZI NEYE BAĞLADIĞINIZ BELİRLER.

1.05.2015

MUTLU OLMAK İÇİN; MERT ÇUHADAROĞLU


' SEVDİĞİNİZ İNSANLARLA DAHA ÇOK ZAMAN GEÇİRMENİN YOLLARINI BULUN.' 

* Mutluluk ve güzel kokular arasında bir ilişki var;
kızarmış ekmek kokusu, tertemiz yatak çarşafı kokusu, yeni biçilmiş çimlerin kokusu pek çok insanı mutlu eder.

* Cemal Süreya'nın söylemiş olduğu gibi kahvaltının da mutluluk ile bir ilgisi var, biraz erken uyanıp güne güzel bir kahvaltı ile başlamak önemli.

* Hangi din, ırk veya milletten olursa olsun insanlar mutluluklarını şarkı söyleyerek ve dans ederek ifade eder, şarkı söylemek ve dans etmek bizi mutlu eder.


* Yatak odamızda bir yere hayalini kurduğumuz bir şeyin ya da gitmek istediğimiz bir yerin fotoğrafını ya da resmini asmak sabah daha mutlu başlamamızı sağlar.

* Başkalarını mutlu etmek bizi de mutlu eder, kocaman bir günaydın, bir gülümseme, bir iltifat, vereni de alanı da mutlu eder.

* Gülmek ve kahkaha atmak her insanı mutlu eder, sizi güldüren şeylerin ve insanların peşinden gidin, komik videolar izleyin. Cem Yılmaz bu konuda benim favorim.

* Güzel bir kitap okumak, kendimizi roman kahramanlarıyla özdeşleştirmek, kitap okurken hayallere dalmak, bazen de başımızın koltuğa düşmesi ve uyuyakalmak.

* Doğada olmak, sahil kenarında olmak. İster çıplak ayaklarla çimlerin üzerinde yürüyün ister küçük yuvarlak taşları denizde sektirin...

* Fiziksel egzersiz yapmak önemli. Size keyif veren hangisi ise onu tercih edin, yürüyün, koşun, bisiklete binin, paten kayın.

* Sevdiğimiz insanlarla olmak mutlu eder, sevdiğimiz insanlarla daha çok zaman geçirmenin yollarını bulun.

* Tatil mutluluğunun yarısı tatili planlamaktan gelir, uzun tatiller yerine kısa ama daha çok tatil yapmaya çalışın, fırsat bulduğunuzda tatil planlayın.

* Tasarruf etmek, bir yerlerde ihtiyaç duyduğunuzda kullanabileceğiniz paranızın olduğunu bilmek mutlu hissettirir.

* Yardım etmek mutluluk açısından önemli potansiyele sahip. Kullanılmayan giysileri bağışlamak, çocuk okutmak, okullara kitap bağışlamak gibi...

* Affetmek önemli bir mutluluk kaynağı, kendimizi ve diğer insanları affettiğimiz de mutluluk potansiyelinin kullanılmayan kısımları da ortaya çıkar.

* Dua etmek, şükretmek, hayal kurmak ve bütün bunları günlük hayatımızda bir parçası haline getirmek sandığımızdan çok daha önemli.

* Derin bir şekilde nefes alıp vermek ve bunu her gün özellikle ilk uyandığımızda bir ila üç dakika arasında uygulamak.

* Kendimizi geliştirmek ve yeni bir şeyler öğrenmek mutlu eder. İçimizdeki öğrenci yeni bilgilerle beslendikçe mutlu olur.

* Geçimimizi sevdiğimiz işi yaparak temin etmek bizi mutlu eder.

* Olaylara farklı bir açıdan bakmayı öğrenmek ve seçeneklerimizi keşfetmek önemli bir mutluluk kaynağı.

* Zaman zaman içimizdeki çocuğu ortaya çıkardığımızda mutluluğumuz da tavan yapabilir. En son ne zaman yaramazlık yaptınız?

* Oyun oynamak kesinlikle önemli bir mutluluk alanı, unutulmaya yüz tutan kalabalık oynanan oyunlardan bahsediyorum elbette. Çocukları izleyin!

* Güzel bir kalem ile el yazısıyla notlar almak mutlu eder.

* Özgür olmak mutlu eder, özgürlüğümüze değer vermeliyiz!

* Mutluluk hakkında düşündüklerimizi yazmak da mutlu eder. Ben her gün sosyal medyada mutluluk üzerine yazılar yazıp paylaşıyorum ve bu da benim mutluluğumu artırıyor.

'EN BÜYÜK MUTLULUK KAYNAĞI HAYATTA VE SAĞLIKLI OLMAK, EĞER HAYATTA VE SAĞLIKLIYSAK PEK ÇOK ŞEYİ DEĞİŞTİREBİLİRİZ. 
SAĞLIĞIMIZA YATIRIM YAPMAK, SAĞLIKLI BESLENMEK VE EGZERSİZ YAPMAK BU NEDENLE MUTLULUK AÇISINDAN ÇOK ÖNEMLİ!''