11.05.2015

OPRAH WİNFREY


OPRAH Gail Winfrey, Amerikalı aktris, talk show Sunucusu, iş kadını, hayırsever.
1954 yılında Mississippi'de doğdu.
9 yaşında tecavüze uğradı.
14 yaşında hamile kaldı.
Hayatın türlü zorluklarına göğüs gerdi.
Bu yönüyle Amerika'nın ümit kaynağı ve gündelik hayat bilgesi oldu.
İş hayatına 19 yaşında radyo sunucusu olarak başladı.
Hızlı bir yükselişle, yıllar içinde 'medya kraliçesi' oldu.
3 milyar dolara yakın servete sahip.
Şimdiye kadar hayır kuruluşlarına 400 milyon dolardan fazla para bağışladı.
Dünyanın en etkili kadınlardan biri seçildi.
Barack 0 bana'nın başkan seçilmesinde kilit rol oynadı.
Siyahi kadınların özgüven kaynağı.
İlk siyahi kadın dolar milyarderi.
Dr. PhilI, Dr. Mehmet öz gibi birçok insanın yükselişine katkı sağladı.




"HER ŞEYE SAHİP OLABİLİRSİN AMA AYNI ANDA DEĞİL!"

Sen çukura düştüğünde, aklın yukarıda kalsın!

Çukura düştüğünde, bunun başarısızlık olduğunu düşünebilirsin. Bazen kısa süre için bile olsa kendini kötü hissetmek iyidir. Elinden kaçırmış olduklarına üzülmek için kendine izin ver. Seni çukurdan çıkaracak olan şey ise hatalarından ders almaktır.

Hayatınızı değiştirmek için neyi duymazdan gelmelisiniz?

İnandıklarınız bizi ya ileriye taşır ya da yerimizde saymamiza neden olur. Birçoğunuz şu an bulunduğunuz konuma, inandıklarınız sayesinde geldiniz. Ama iş sadece görünürdeki inançlarınızdan bitmiyor. Hak ettiğiniz hayata ulaşmanızı engelleyen "gölge inançlarıniz' da var. Bu gölge inançlar size, "yeterince iyi olmadığınızı, 0 şeyi hak etmediğinizi, o kadar da akıllı sayılmayacağınızı veya yetersiz olduğunuzu' söyleyen içselerdir. Hayatınızı değiştirmek istiyorsanız bu içsesleriniz İ duymazdan gelin. Kendinize ve hayalini kurduğunuz hayatın erişilmez olmadığına inanın.



Korkudan ölsen de, bir adım ileri atmak cesarettir.

Bana göre cesaret; korksanız da, dizleriniz tir tir titrese de, kalbiniz deli gibi atsa da bir adım öne çıkabilmektir. Yalnızca sizin için bir anlam ifade ediyor olsa bile, o adımı atmalısınız.

Tutkularımızın gösterge sistemi nasıl çalışır?

Hayat, sizinle her an konuşur. Size düşen onu dinlemek ve ipuçlarını bulmaktır. Tutku, duygularınız aracılığıyla kulağınıza bir şeyler fısıldar. Sizin için en iyi olanı gösterir. Size neyin enerji verdiğini, neleri sevdiğinizi, nelerin sizi harekete geçirdiğini, nelerden keyif aldığınızı görmenizi sağlar. Evrenin bu iyiliğinin karşılığında onu dinleyip sevdiğiniz işi yaparak geri ödeyin. Böylece, başarmaktan da öte, efsane olursunuz!

Maraton koşucuları neye odaklanır?

Oyununuzun çıtasını yükseltmek istiyorsanız hiçbir zaman diğerlerinin nerede olduğu ile ilgili endişelenmeyin. Onları kontrol edemezsiniz. Yalnızca kendinizi kontrol edebilirsiniz. Maratonda koşmak gibi bir şey. Kafanızı çevirip diğer atletlerin nerede olduğuna bakmak size enerji harcatır. üstüne üstlük size yaklaşmışlarsa paniğe kapılırsınız. Bu yüzden ekibime de hep Şunu söylerim:
Zamanınızı geriye dönüp diğerlerinin nerede olduğuna bakmak için harcamayın.

Hikayeni başkana miras bırakmanın yolu nedir?


İnsanları sevmeyi yaşam hikayenin anafikri haline getirirsen, sonu olmayan bir hikaye yazabilirsin. Böylece senin hikayen başkalarına da miras kalır. Senin ışığın birini aydınlatır, onun ışığı bir başkasını, onun ışığı ise başkalarını.-.

Paradan başka neye ihtiyacımız var?

Doğruya doğru, para tatlıdır. Çıkıp da size paranın önemsiz olduğunu söyleyemem. Çünkü, evet, para tatlıdır! Bir şeyler satın almanız için gereklidir. Ancak çok paranızın olması sizi doğrudan başarılı biri yapmaz. Paranın dışında ihtiyacınız olan diğer şey, anlamdır. Yaptığınız işin anlamlı olmasını istersiniz. Çünkü hayatı Zenginleştiren asıl şey, yaptığınız işin anlamıdır. Etrafınızda güvendiğiniz, değer verdiğiniz ve sizi mutlu eden insanlar varsa, zaten zenginsiniz, demektir.

Hislerinizi GPS sistemi gibi kullanın!

Hislerimiz, hayatta yolumuzu bulmamızı sağlayan GPS sistemimizdir. Doğru yolda olup olmadığınızı hissedersiniz. Bir şeyi yapmanız veya yapmamanız gerektiğini, duygusal rehberlik sisteminiz söyler. İş, egonuzu bir kenara bırakıp içsesini ze kulak vermekte biter.

İşinizi yaparken ruhunuzun nefes aldığını hissediyorsanız, doğru işi yapıyorsunuz, demektir.


Uzun yıllar önce yaşadığım, Baltimore'daki haber sunuculuğunun sana erdiği günü hatırlıyorum. Söylediklerine göre televizyon İçin 'uygun ' değilmişim. Haber Sunamazmışım. Çünkü habere konu alan hikayelere kendimi fazla kaptırıyormuşum! Bense - her ne kadar sulugöz biri olmasam da- bu hikayelere konu olan -.insanlar için ağlamakta bir sakınca görmüyordum.

Sunucunun, bir yangın haberini sunarken yangında evini kaybeden insanlar için gözyaşı dökmesini doğru bulmuyorlardı. Ne Zaman ki haber sunmayı bırakmak zorunda Kalıp kendi talk show'unu yapmaya başladım, o zaman kendi doğrularımı ortaya kayabildim. 1978'de ilk programını sunarken gerçekten nefes aldığımı hissetmiştim. Zaten gerçek tutkularımız, bize aynen bu duyguyu yaşatmalı. Yaptığınız iş, size kendinizi "olduğunuz gibi' hisset tirmek

Hepimiz anlaşılmak ve onaylanmak için yaşıyoruz.

25 yıl boyunca her gün insanlarla konuştum. Bu süreçte, insanlık deneyimimizde ortak bir payda olduğunu öğrendim. Her röportajda yeniden keşfettiğim bu payda, hepimizin kabul görme İsteği . Anlaşılmak ve onaylanmak istiyoruz. Kariyerim boyunca 35 binden fazla röportaj yaptım. Kamera kapandığı anda herkes şunu soruyor:
"İyi miydim?" Bunu Başkan Bush'tan da , Başkan Obama'dan da, kahramanlardan da, ev hanımlarından da duydum.  Kurbanlardan ve suç işleyenlerden de, Beyonce'dan da - ... Hepsi şunu bilmek istiyor:

"iyi miydi? Beni duydun mu? Beni gördün mü? Söylediğim şeylerin senin için bir anlamı var mi?l' Hepimiz anlaşılmak istiyoruz.

Hiç sevilmemekten, çok sevilmeye dönüşen bir hayat

Neyin kurbanı olduğumuzu fark etmeksizin, hepimiz kendi hayatlarımızdan Sorumluyuz... Aslında bakarsanız, benim hayatım inişleri ve çıkışlarıyla feuka Iadeydi. Sevilmediğim hisssiyle büyütüldüm. Bu yüzden de bana sürekli yazan ve beni sevdiğini söyleyen 20 milyon izleyiciye seslenmek benim için bir lütuf. Amacım, insanlara moral, cesaret ve güç vermek.

Köpek gibi çalışan, başarıya ulaşır!

Köpekler en sevdiğim rol modelleridir. Çalışırken bir köpek gibi ; neyi yapmak için doğmuşsam, keyifle onu yapmak istiyorum. Bir köpek gibi oynamak istiyorum, neşeyle ve çoşkuyla... Bir köpek gibi sevmek istiyorum, insanların ne kadar parası veya kaç kilo fazlaları olduğunu umursamadan... Artık akşam yemeği için avlanmıyor olsak da, hala köpeklerle birlikte yaşıyoruz. İnsanların ve köpeklerin bu benzerliği, bana umut veriyor.

Hayat bilgesi kitabından.... devamı başka bir postta.... :))



4 yorum:

  1. Oprah' nın tv. realite showlarını çok izledim. Farklı kültürlerden olmamıza rağmen konuları evrenseldi. Bu cesur kadının el atmaya cesaret edilemeyen pek çok konuyu ele alıp yapıcı şekilde gündeme getirmesine hep hayranlık duydum. Yaşam hikayesi zaten başlı başına enteresan. Hırsı, azmi, zekası ve daha da önemlisi yardımseverliği etkileyici. Bazı filmlerdeki oyunculuğu da hiç fena değil. Ben seviyorum ve takdir ediyorum bu siyahi kadını.

    YanıtlaSil
  2. Çok çok güzel yazı yine de. en çok sevdiğim bloggersiniz siz. Yüreğinize, emeğinize sağlık.

    YanıtlaSil
  3. harika paylaşımlar bunlar, okuduğum için çok mutlu oldum. Bloğunuzu yeni keşfettim ve hemen takibe aldım. Ben de bloğuma beklerim.

    Bak Bu Harika

    YanıtlaSil
  4. Takipteyim canım beklerim sevgilerle

    YanıtlaSil