11.01.2015

OLGUNLAŞMAK


Artık eskisi gibi her haftasonu birileri ile dışarı çıkmak istemiyorum. Beni yoran ilişkiler,  yeni tanışmalar, yeni yüzler aramıyorum. Eski dostlukların da özetini çıkarmaya başladım.

İlişkilerde tasarrufa gidiyorsun her şeyde olduğu gibi ve gereksiz insanları hayatından atmak istiyorsun. Yapmacık, inanmadan konuşmak istemiyorum artık.


Beni anlamayanlarla konuşmak cümle kirliliği yaratıyor ve hak edenlere saklıyorum enerjimi. İstediğime istediğimi deme özgürlüğüne sahibim, eleştirme hakkını oluşturan yaşamıştık ve yeterli yaş faktörü artık bende de var.



Ben demiştim sendromunda olanlarla arkadaşlıkları bir kez daha sorguluyor sun. İlişkilerini sadeleştirmeye başlayınca sıra iyi ve kötü gün dostlarını ayıklamaya geliyor. Kötü gün dostlarını belirliyor ve onlar a daha çok önem veriyorsun.


iyi gün dostu bulmak ne kadar kolaysa, kötü gün dostu bulmak bir o kadar zor, biliyorum. Dostlar ihtiyaç olduğunda göçmen kuşlar gibi sıcağa uçuyor ve sadece seninle birlikte sürüden ayrı düşenler kalıyor.


Zamanın ne kadar kıymetli olduğunu öğreniyorsun buralara kadar gelirken. Uzun düz otobanlardan olduğu gibi, kestirme bozuk yollardan da ulaşabilirsin hedeflerine.


Kestirmeleri de öğrendim gide gele. Boş geçen her saniye değerli artık.


Daha yapılacak çok şey var ama çok da yorulmaktan, kendimi çok da hırpalamaktan yana değilim. Gerektiğinde hayır demeyi öğrendim ve bu kelime başta karşındakine kırıcı gelse de, senin için hayat kurtarıcı olabiliyor. Sevgiye önem vermek gerektiğini, zamanı geldiğinde elinde sadece sevginin kalacağını biliyorum. Sevgi paylaştıkça oluşuyor, olgunlaşıyor.


Aileme, eşime ve seçtiğim tüm dostlarıma daha önce göstermediğim sevgi ve ilgiyi gösteriyorum. Biliyorsun ki gidenlerin ardında sadece iyilikler kalıyor, ne kadar sevgi dolu olduğu hatırlanıp anılıyor.

Bana çok genç olduklarını hatırlatırcasına nedense tecrübelerimi, fikirlerimi sormaya başladılar. Vereceğim cevaplar belki çok anlamsız geliyor ama yine de dinliyorlar ama ben biliyorum ki yaşamadan hiçbir şey öğrenilmiyor.

Yaşamışlığın oluşturduğu bir alçakgönüllülükle gülüyorum içimden sadece .

Artık daha şık giyiniyorum, senelerle birikmiş dolaplar dolusu kıyafet var ve bunları kendimle paylaşmalıyım.

Önce kendine güzel görünmelisin, kendi zevkime göre giyinmek istiyorum, böyle hissediyorum. Modaya uymak adına popomun sığmadığı düşük bel pantolonlara sığmıyorum diye kendimi üzme tercihini de kullanabilirim. Ayıp, günah ya da ne derler korkuları çoktan geride kaldı. Dostlarıma, kendimize yemek yapmak hoşuma gidiyor. Mutfak eskiden bir zulüm iken, şimdi zevk aldığım mekanlar arasına giriyor.

Farklı lezzetler denemek güzel ve kendi lezzetini kendimde yaratabileceğim belli bir damak zevkim ve mutfak kültürüm oluştu. Sonra Sezen'in şarkısındaki gibi anneni daha sık düşünüyorsun ve hatta anlıyorsun.

işte bu yeni alışmaya başlanan ve giderek haşa giden yeni duruma olgunluk deniyor. Yaşamışlığın, görmüşlüğün, geride kalmış üflenmiş doğum günü mumlarının bir sonucu kendiliğinden ortaya çıkıyor hayatın bir dönemecinde bu olgunluk.

Ne zaman dersen herkese göre, ne kadar dolu yaşadığına göre değişiyor bu olgunluk çağına ermek. İnanın bana hayattaki düşüşler, Zor alınan virajlar bu zamanı hızlandırıyor.

Kendi dünyanın küçüklüğünü keşfetmek ve buna rağmen kendinin kıymetini bilmek çok işe yarıyor.

Bir gün hepinizin bu huzurlu olgunluğu bulmasını diliyorum.

                                                                             CAN DÜNDAR^...

6 yorum:

  1. Ne kadar güzel tanımlamışsınız olgunluğu diyecekken Can Dündar'ı görünce "Olsun bu kadar cuk oturan, böyle 12'den vuran bir yazı da ona yakışırdı zaten..." dedim:) Paylaşım için çok teşekkür ederim.

    YanıtlaSil
  2. Merhabalar :) bloğunuza pembemakyajçantam'ın blog keşif etikinliğinden ulaştım ve takibe aldım. Benim bloğuma da beklerim, sevgiler :)
    bakimliginepig.blogspot.com.tr

    YanıtlaSil
  3. Güzel yazı olmuş teşekkürler.
    Blog takip etkinliği için bana da buyurun sevgili yazar kardeşlerim :)

    YanıtlaSil