18.02.2012

GEÇ KALMAK



Okulun ilk günü, ilk derste profesörümüz, önce kendini tanıttı, sonra;
-Bu yıl, yepyeni bir öğrencimiz var. Çok ilginç biri, bakalım bulabilecek misiniz? Dedi...
Ayağa kalkıp etrafa bakmaya başlamıştım ki, yumuşak bir el omuzuma dokundu... Döndüm... Yüzü iyice kırışmış bir yaşlı hanımefendi bana gülümseyerek bakıyordu....
-Ben Rose, dedi.... Benim adım Rose,yakışıklı....87 yaşındayım. Madem tanıştık seni kuçaklayabilir miyim?

Güldüm...
-Tabii, dedim...Hadi sarıl bana...
Öyle sımsıkı sarıldı ki...
-Bu kadar genç ve masum yaşta üniversiteye niye geldin? Diye şaka yaptım...
Minik bir kahkaha ile yanıtladı:
-Buraya zengin bir koca bulmaya geldim. Evlenip birkaç çocuk doğuracağım. Sonra emekli olup dünya turuna çıkacağım.
Dersten sonra kantine gidip, Birer sütlü çikolata içtik. Hemen arkadaş olmuştuk. Ertesi gün ve ertesi üç ay, sınıftan hep birlikte çıktık ve hep kantinde lafladık. Öyle akıllı ve öyle deneyimliydi ki, onu dinlemekle, derslerden daha çok şey öğrendiğimi hissediyordum. Sömestr boyunca Rose, kampüsün ilahesi oldu. Nereye gitse etrafı çevriliyor, çok çabuk arkadaş ediniyordu. İyi giyinmeyi seviyor, diğer öğrencilerin ilgisini çekmeye bayılıyordu. Rose hayatını yaşıyordu...Hepimizden daha canlı daha dolu yaşıyordu...
   
Sömestre sonunda, Futbol Balosu'na davet ettik Rose'u konuşma yapması için... Orada bize verdiği dersi unutmama imkan yok... Konuşmasını önceden hazırlamış ve bir yığın karta kocaman yazmıştı. Elinde bu deste ile kürsüye yürürken, kartları elinden düşürdü. Konuşma darmadağın olmuştu. Şaşkın, biraz da utanmış mikrofana doğru eğildi...

-Ne kadar beceriksizim, değil mi? Özür dilerim... Buraya gelmeden önce heyecanım yatışsın diye duble vizki attırdım. Sonucu görüyorsunuz... Şimdi bu kartları toplasam bile onları yeniden sıraya koymam mümkün değil... Onun için en iyisi ben size aklımda kalanları söyleyeyim, olu mu?

Biz kahkahalarla gülerken, o bardaktan bir yudum su aldı ve konuşmasına başladı:
-Yaşlandığımız için, eğlenmekten, oynamaktan, yaşamaktan vazgeçmeyiz... Eğlenmek, oynamak ve yaşamaktan vazgeçtiğimiz için yaşlanırız. Genç kalmanın, mutlu olmanın ve başarıya ulaşmanın sadece 4 sırrı vardır: Her gün gülmek ve yaşama katacak mizah bulmak... Bir rüyanız olmalı mutlaka... Rüyanızı kaybettiniz mi, ölürsünüz.

Etrafımızda dolaşan pek çok kişi aslında ölü ve bundan kendilerinin bile haberi yok....

Yaşlanmakla, büyümek arasında çok büyük bir fark vardır. Eğer 19 yaşındaysanız ve hiçbir şey yapmadan, hiçbir şey üretmeden bir yıl sırtüstü yatarsanız, sadece bir yaş yaşlanır, 20 yaşında olursunuz. Ben 87 yaşındayım ve ben de bir yıl hiçbir şey yapmadan, hiçbir şey üretmeden sırtüstü yatarsam, 88 yaşında olurum. Herkes bir yılda bir yaş yaşlanır. Bunun için özel bir yetenek ya da bilgiye ihtiyaç yoktur. Oysa bir yaş daha büyümek için, mutlak bir şeyler yapmak, üretmek, kendini geliştirecek fırsatlar bumak ve kullanmak gereklidir. Asla pişman olmayın... Biz yaşlılar, genelde yaptıklarımızdan değil, yapmadıklarımızdan pişman oluruz çünkü... Ölümden korkan insanlar, pişman olanlardır... Pişman olmaktan korktukları için hiçbir şey yapmayanlardır...

Ders yılı sonunda Rose yıllarca önce başlayıp, yaşam mücadelesi içinde ara vermek zorunda kaldığı  üniversiteyi derece ile bitirdi. Mezuniyet töreninden bir hafta sonra, uykusunda, huzur içinde öldü. Cenaze törenine iki binden fazla üniversite öğrencisi katıldı. "Yapabileceğimiz her şeyi yapmak için asla geç olmayacağını" hepimize, hem de nasıl öğreten bu muhteşem kadının anısına layık bir törendi bu... Rose'un öğretisi aslında dünyanın bütün üniversitelerinde zorunlu ders olmalıydı:
"ÇOK GEÇ DİYE BİR ZAMAN YOKTUR!"

8 yorum:

  1. Kesinlikle "çok geç diye bir zaman yok" Rose gibi hayatların çoğalması dileğiyle.

    YanıtlaSil
  2. Ne kadar güzel bir yazı, böyle azimli kiişlere hayranım...

    YanıtlaSil
  3. harika bir öykü... çok severim...
    nefes aldığın sürece, asla ve asla hiç bir şey için geç değil... hepimizin içinde bir Rose var... ben buna inanırım...bakmasını bilmek gerek sadece... sevgiyle :))

    YanıtlaSil
  4. bende azimli insanlara hayran kalıyorum baştaki videoyu izlediniz mi? orada da Kemal sunal ın mezuniyeti hatırladığım kadarıyla bir yıl sonra ölmüştü. gerçek bir hikaye yani....

    YanıtlaSil
  5. tanıştığıma memnun oldum
    :))
    bende sonradan okumaya değişik bir şeyler yapmaya başlıyanlardanım
    :))
    çok geç diye bir şey yok azmetmek önemli.
    muhabbetle kal beklerim.

    YanıtlaSil
  6. Çok güzel bir paylaşım bu. Ara ara gelip tekrar okumak isteyeceğim bir yazı. Teşekkürler.

    YanıtlaSil
  7. altmışa on kala blog-uma ve bana cesaret verecek bir hikaye

    YanıtlaSil
  8. ÇOK TEŞEKKÜRLER YORUMLARINIZA BEĞENMENİZE ÇOK SEVİNDİM HİÇ BİRŞEY İÇİN GEÇ DEĞİLİDR.

    YanıtlaSil