Adamın biri çaldığı post ile Mevlana Hazretlerinin dergahına yollanır. Dergahın girişinde Mevlana Hazretleriyle karşı karşıya gelirler.
Adam Mevlana Hazretlerinin öğrencisi, dergahın müdavimidir:
'Postumu dergahınıza serebilir miyim?' der.
Mevlana Hazretleri adamın postu çaldığını gönül gözüyle anlar:
'Hayır! Sen Hacı Bektaş-ı Veli'ye git!' diyerek adamı gönderir.
Adam, Hacı Bektaş-ı Veli Hazretlerinin dergahına gider, karşısına dikilir.
'Postumu dergahınızda serebilir miyim?' diye sorar. Hacı Bektaş-ı Veli Hazretleri hiç itiraz etmeden:
'Elbette!' der ve adamı kabul eder.
Adam uzun yıllar dergahta öğrencilik yapar, ahlakını düzeltir, kendine ve hayatına çekidüzen verir ve gitmeye hazırlık yapar. Fakat hala cevabını bulamadığı bir soru vardır aklında.
Mevlana Hazretleri kendisini neden kovdu? Hacı Bektaş-ı Veli neden kabul etti?
Giderken soruyu Hacı Bektaş-ı Veli'ye sorar.
Hacı Bektaş-ı Veli tebessümle adama şöyle der;
'Bak delikanlı! Hz. Mevlana öyle saf, öyle berrak bir denizdir ki; senin o kirli çalıntı postun, o deniz ve makama yakışmazdı. Biz ise; onun kadar saflığa, berraklığa ulaşamadık. Zaten kirliliğe batmışız, diyerek seni kabul ettik' der.
Genç adam oradan dualarını alarak ayrılır. Mevlana Hazretlerine vardığında yine bizzat kendisi tarafından kapıda karşılanır.
'Hoş geldin!' der Mevlana Hazretleri. Ve devam eder;
' Bir zamanlar seni postunla kabul etmedik. Gönderdiğimiz yer kabul etti. Çile çıkardın, nefsini eğittin. Merakını yenmek için bize geldin. Biz kendi halimizde küçük bir su birikintisiyiz. Onun için senin postunu temizlemeye gücümüz yetmezdi. Onu ancak bir okyanus temizlerdi. Ve o postun serildiği okyanusa bir şey olmazdı. O okyanus da seni gönderdiğimiz Hacı Bektaş-ı Veli'ydi.'
İlgili konular: HACI BEKTAŞ-I VELİ
BEŞTAŞLAR...
Adam Mevlana Hazretlerinin öğrencisi, dergahın müdavimidir:
'Postumu dergahınıza serebilir miyim?' der.
Mevlana Hazretleri adamın postu çaldığını gönül gözüyle anlar:
'Hayır! Sen Hacı Bektaş-ı Veli'ye git!' diyerek adamı gönderir.
Adam, Hacı Bektaş-ı Veli Hazretlerinin dergahına gider, karşısına dikilir.
'Postumu dergahınızda serebilir miyim?' diye sorar. Hacı Bektaş-ı Veli Hazretleri hiç itiraz etmeden:
'Elbette!' der ve adamı kabul eder.
Adam uzun yıllar dergahta öğrencilik yapar, ahlakını düzeltir, kendine ve hayatına çekidüzen verir ve gitmeye hazırlık yapar. Fakat hala cevabını bulamadığı bir soru vardır aklında.
Mevlana Hazretleri kendisini neden kovdu? Hacı Bektaş-ı Veli neden kabul etti?
Giderken soruyu Hacı Bektaş-ı Veli'ye sorar.
Hacı Bektaş-ı Veli tebessümle adama şöyle der;
'Bak delikanlı! Hz. Mevlana öyle saf, öyle berrak bir denizdir ki; senin o kirli çalıntı postun, o deniz ve makama yakışmazdı. Biz ise; onun kadar saflığa, berraklığa ulaşamadık. Zaten kirliliğe batmışız, diyerek seni kabul ettik' der.
Genç adam oradan dualarını alarak ayrılır. Mevlana Hazretlerine vardığında yine bizzat kendisi tarafından kapıda karşılanır.
'Hoş geldin!' der Mevlana Hazretleri. Ve devam eder;
' Bir zamanlar seni postunla kabul etmedik. Gönderdiğimiz yer kabul etti. Çile çıkardın, nefsini eğittin. Merakını yenmek için bize geldin. Biz kendi halimizde küçük bir su birikintisiyiz. Onun için senin postunu temizlemeye gücümüz yetmezdi. Onu ancak bir okyanus temizlerdi. Ve o postun serildiği okyanusa bir şey olmazdı. O okyanus da seni gönderdiğimiz Hacı Bektaş-ı Veli'ydi.'
İlgili konular: HACI BEKTAŞ-I VELİ
BEŞTAŞLAR...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder