19.01.2012

AŞKBOOK-2


1_ İLİŞKİYİ TANIMLAMAK
   70 li senelerde yaşayanlar o zamanlar kullanılan kravat genişliklerini ve pantolon paçalarını çok iyi hatırlayacaklardır. O zaman giyindiğiniz bir pantolon ve kravatla bugün işe gidiyor musunuz?

-Elbette hayır.

80 li senelerde ilk kullanılan ev bilgisayarları ile bugün işlerinizi halledebilir misiniz?

-Kesinlikle hayır.

60 larda bir simite ödediğiniz parayı bugün ödeyebilir misiniz?

-Öyle bir para bulamazsınız bile.

Ya da en büyük zevklerinizden biri evde oturup her akşam üç saat olan siyah beyaz televizyon yayınını seyretmek mi?

-Bazılarınızın "Kız o ne be" dediğinden eminim.

Zaman değişiyor. Zamanla birlikte anlayışımız, zevlerimiz, isteklerimiz, yapabileceklerimiz, hayatlarımızı yaşama şekillerimiz bile değişiyor.

AMA

İlişkilere gelince, ahh o ilşkilere gelince hala büyükannelerimizin, annelerimize öğrettikleri, annelerimizin babalarımızın bize öğrettikleri 40 lı yıllara ait ilişkileri, 2011 yılında yaşamaya çalışıyoruz. Bir erkekten ya da bir kadından neler istiyoruz kısmına birazdan geleceğim, şimdi sadece herkesin ortak maddesi olan bir şeyden bahsetmek istiyorum. Sevgili kadınlar lafım özellikle size;

-Maddi gücü yerinde olsun, iş güç sahibi olsun, iyi para kazansın.

İyi güzel olsun, olmasın diyen yok ama,

NEDEN?

İnsanlara NEDEN diye sorduğumda -Daha hiç şaşmadım.- Önce bir duraksama görüyorum. Şu ana kadar düşünmemişler bile, böyle bir şeyi neden istediklerini. Biraz düşündükten sonra mırın kırınlar başlıyor.
-Ee canım bir baltaya sap olmuş olsun ama Aykut ya.
-İyi güzel anladık olsun tamam. Ama adamın baltasından ve onun sapından sana ne?
Senin işin yok mu?
-Evey var.
-Ee o zaman derdin ne?

Cevap yok. Çünkü bir çok kadın neden böyle düşündüğünün farkında bile değil. Ben size açıklamaya çalışayım. Gelin hep birlikte 1940 larda dönelim. Kadın hakları yok, kadınlara iş fırsatı yok, kadın ikinci sınıf bir yaratık olarak yaşıyor. Kadın denildiğinde akla ilk gelen EV HANIMLIĞI tabiri. Çünkü EV HANIMLIĞI o zaman bir meslekti, hem diploma gerektirmeyen cinsinden. Bir anne-baba o zamanlar kızı için, göğüslerini kabarta kabarta "Bizim kız çok iyi dikiş bilir, yemek yapar" diyebiliyordu.

DOĞRU o zaman için erkeğin iyi para kazanmış olması, bir baltaya sap olmuş olması cidden gerekliydi. Sonra bakın neler oldu.... Size bir hikaye anlatıyım;

           AYŞE, doğduktan sonraki yıllarda şirket işlerine ilerde yardım edebilmesi için, bölge müdürü Müşerref Hanım ın denetimine bırakıldı. Müşerref Hanım harika bir ev hanımı olarak Ayşe  ye bildiği her şeyi öğretti. Zaman zaman nasihat etti, zaman zaman gözdağı verdi.

-Erkekler şöyle yapmalıdır.
-Kadın dediğin böyle davranır. Erkeğin sözünden çıkmaz.
-Sakın patrona öyle deme vallahi yersin tokadı suratına.

      AYŞE,  iyi bir eleman olarak kendisine söylenen her şeyi tek tek yerine getirdi. Günün birinde, Ayşe artık şirkete sığmaz olunca, Hulusi patron, ona yeni bir şirket açmaya karar verdi. Ayşe nin artık ŞİRKET AÇMA YAŞI geldi de geçiyordu. Konu komşu  "Ayşe de şirketsiz kaldı vah canım yaa" demesin diye, yeni şirketin mali işleri ile ilgilenmeyi becerebilecek bir patron aramaya başladı. Bu arada dünyanın başka ülkelerinde KADIN patronlar olduğu hemen yayılmaya başladı ise de, bazı kitaplar kaynak gösterilerek, bunun olmasının mümkün olmayacapı ispatlandı. Ayşe aynı geleneği sürdüren olmak zorundaydı.

   AYŞE ye iyi bir patron adayı bulunması için gerekli çalışmalar başladı. O zamanlar KURUMSAL kavramı henüz oturmadığı için, HAMAMSAL toplantılarda şirket meselelerini konuşmaya başladılar. Büyük patronlar şirketleri birleştirmeye karar verince, Ayşe ve Ahmet in profesyonel hayatı başlamış olduuuu. Ayşe ve Ahmet de işlerini ilerletince onlar da yeni bir eleman aldılar, YASEMİN.

 AYŞE, aynı kendi bölge müdüründen öğrendiklerini, YASEMİN e de öğretmeye başladı. Yasemin de (yani siz) aynı şeyleri öğrendi ve şirket yaşı geldiğinde, bölge müdürü ile kendisine bir patron aramaya başladı...

 İşte hikaye burada kopukluğa uğrayacak. Çünkü, yıl 1990 ve civarı. Televizyon, bilgisayar, karpuz büyüklüğünde cep telefonları, özel radyolar yani her türlü İLETİŞİM aracı işin içine girdi. YAŞAM DEĞİŞMİŞTİ. Kadın başbakanlar kadın patronlar türeyivermişlerdi birden bire. Ayşe Hanım, uygun toplantıların yapabileceği, bütün İŞ DÜNYASININ TOPLANDIĞI uygun bir HAMAM bile bulamaz olmuştu. Artık beş kişilik buhar odaları, spa lar vardı. Ahmet bey ise olanları bir türlü anlayamıyordu. Yasemin birdenbire tek başına kendisinin bu işi halletmesi gerektiğin anladı ve düştü yollara. Gelişen dünya ile birlikte Yasemin in elde edebileceği fırsatlar da değimişti. Yasemin bir yandan yeni bir kadın olurken;
 Bir yandan da eski anlayışıyla bir şirket ortağı aramaya başladı.
Tamam buraya kadar harika. Bırakalım Yasemin aramalarına devam etsin ama bakın Yasemin e neler olacak? Üç muhtemel senaryo var karşısında.

A) İstediği gibi bir şirket ortağı bulacak -yani eski zihniyeti aynen devam ettirmek isteyen- ama Yasemin in unutmaması gereken bir şey var, eski zihniyetteki adam aynen öyle bir kadın isteyecek. Yasemin bu bedeli ödemeye hazır mı?

B) Yasemin, yeni OLDUĞU HALİYLE, özgür, bağımsız, modern, kariyer sahibi vs. yaşamaya devam edecek VE eski zihniyette bir ortak arayacak.

C) Yasemin yeni haline uygun birini arayacak ve bunun için ÖNCE aradığı şeyin tanımlamasını değiştirmesi gerekecek.

        Sanırım hikayenin kıssadan hissesini anladınız. Ben sadece bir konuda bu hikayeyi anlattım size ama ilişki kavramları içinde yer alabilecek HER TÜRLÜ konuya bunu uygulayabiliriz. Evet bizler büyük bir geçiş dönemin ürünleriyiz. Bunu da kabullenmemiz gerekiyor. AMA bir yandan kabullenirken, bir yandan -sadece öyle öğrendik diye- eski zihniyetle yola çıkarsak, sadece ileride sigortalar atacak hepsi o. İlişki ESKİDEN böyleydi. Artık değil. Bunu ne kadar çabuk kabul ederseniz o kadar çabuk güzel bir ilişki kurabilirsiniz.

                                                                                                    AYKUT OĞUT BÖLÜM 1 :)))

1 yorum: