17.06.2014

DOĞRU SÖZÜN KERAMETİ



Tasavvuf yolunun belki de en büyük ismi Abdülkadir Geylani, Hazar denizinin güneyindeki Geylan kasabasında yaşayan bir seyyidler ailesine mensuptu.

Peygamber soyundan gelen başka birçok kişi gibi, o da daha çocukken, dini ilimler tahsiline başlamıştı.


Kendisi henüz gençliğe adımını yeni atmışken, annesi, vefat eden babasının mirasından onun payına düşen seksen altın lirayı ceketinin içine dikkatle dikerek, daha fazla dini eğitim alması için onu Bağdat'a gönderdi. Annesi, Abdülkadir' den, ne pahasına olursa olsun, asla yalan söylemeyeceğine dair de söz almıştı.


Bağdat yolunda, içinde genç Abdülkadir' in de olduğu kervan soyguncuların saldırısına 

uğradı.

Genç Abdülkadir' in kıyafeti pek de iyi değildi. Dolasıyla, kendisi eşkıyalardan hiçbirinin dikkatini çekmedi, hiçbiri üstünü aramadı.


Yalnız, içlerinden biri, sırf iş olsun diye


"Delikanlı, senin üstünde para var mı peki?" diye sordu.


Bunun Üzerine, Abdülkadir, çeketinin içinde annesi ustalıkla gizlemiş de olsa, Üzerinde parası olduğunu açıkladı.


Bir gençten böyle bir dürüstlük gören şaki, şaşkına dönmüştü. Derhal Abdülkadir'i alıp reisinin yanına götürdü.


Reis, onlar farketmediği halde, neden üstündeki parayı haber verdiğini Sorunca, Abdülkadir.



"Anneme asla yalan söylemeyeceğime dair söz verdim," dedi ve ekledi:


"Daha yolun başında yalan söyleyecek olduktan sonra, bu yolda nasıl terakki edebilirim ki?!"


Bu cevap karşısında iyice şaşkına dönen eşkıya reisi, hemen o dakikada tevbekâr oldu, ve adamlarıyla birlikte eşkıyalığa bırakıp hak yolda yürümeye koyuldu.


Gün gelip Gavs-ı Âzam olarak anılacak büyük Veli, daha yolun başında gösterdiği doğrulukla, daha yolun başında bunca insanı doğru yola kazandırmıştı.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder