'Çok kıymetli mallar taşıyan bir kervanın bekçisi, geceleyin malları beklemek yerine yattı, uyudu. Aldığı malları da toprağa gömdü.
Gündüz oldu. Kervandakiler uyandılar. Bir baktılar ki mal, eşya, gümüş, develer... neleri varsa hepsi gece çalınmış.
Bekçiye:
'Ey kervanbaşı' dediler, 'Eşyalarımıza ne oldu? Pılımız pırtımız nereye gitti?'
Bekçi:
'Hiç beklenmedik zamanda, gecenin bir yarısı, yüzleri örtülü hırsızlar geldiler. Gözümün önünde ne var ne yoksa hepsini alıp hızla buradan uzaklaştılar.'
Kervanda bulunanlar bekçiye çıkıştılar:
'Ey zayıf, zavallı adam, hırsızlar eşyayı toplarken sen ne yapıyordun? Sen necisin? İşin bekçilik değil mi?'
Bekçi dedi ki:
'Haklısınız, ama ben, bir kişi idim. Onlarsa silahlı, gösterişli, cesur bir sürü babayiğitti.'
Kervanda bulunanlar,
'Peki' dediler, 'mademki senin hırsızlarla başa çıkmaya ümidin yoktu, ne diye bağırıp bizi uyandırmadın? Bak biz de bir sürü kişiyiz.'
Bekçi,
'Bağıracağım sırada bıçak gösterdiler, kılıç çektiler; eğer susmazsam hiç acımadan şimdş seni öldürürüz dediler. Çok korktum, bağıramadım. Şimdi nasılsa onlar yok, bağırıp çağırıp feryat edeyim. O zaman korkudan nefes bile alamıyordum, fakat şimdi istediğiniz kadar bağırayım' diye cevap verdi.
Oysa hırsız, bütün malları alıp gittikten sonra bağırıp çağırmanın kime ne faydası var.'
Hz. Mevlana bu hikayenin sonunda der ki:
'Şeytan seni günaha sürükledikten, aziz ömrünü yok ettikten sonra EÜZÜ çekmenin de bir tadı tuzu yoktur, Fatiha okumanın da. '
Aşk bir davaya benzer kitabından...
Gündüz oldu. Kervandakiler uyandılar. Bir baktılar ki mal, eşya, gümüş, develer... neleri varsa hepsi gece çalınmış.
Bekçiye:
'Ey kervanbaşı' dediler, 'Eşyalarımıza ne oldu? Pılımız pırtımız nereye gitti?'
Bekçi:
'Hiç beklenmedik zamanda, gecenin bir yarısı, yüzleri örtülü hırsızlar geldiler. Gözümün önünde ne var ne yoksa hepsini alıp hızla buradan uzaklaştılar.'
Kervanda bulunanlar bekçiye çıkıştılar:
'Ey zayıf, zavallı adam, hırsızlar eşyayı toplarken sen ne yapıyordun? Sen necisin? İşin bekçilik değil mi?'
Bekçi dedi ki:
'Haklısınız, ama ben, bir kişi idim. Onlarsa silahlı, gösterişli, cesur bir sürü babayiğitti.'
Kervanda bulunanlar,
'Peki' dediler, 'mademki senin hırsızlarla başa çıkmaya ümidin yoktu, ne diye bağırıp bizi uyandırmadın? Bak biz de bir sürü kişiyiz.'
Bekçi,
'Bağıracağım sırada bıçak gösterdiler, kılıç çektiler; eğer susmazsam hiç acımadan şimdş seni öldürürüz dediler. Çok korktum, bağıramadım. Şimdi nasılsa onlar yok, bağırıp çağırıp feryat edeyim. O zaman korkudan nefes bile alamıyordum, fakat şimdi istediğiniz kadar bağırayım' diye cevap verdi.
Oysa hırsız, bütün malları alıp gittikten sonra bağırıp çağırmanın kime ne faydası var.'
Hz. Mevlana bu hikayenin sonunda der ki:
'Şeytan seni günaha sürükledikten, aziz ömrünü yok ettikten sonra EÜZÜ çekmenin de bir tadı tuzu yoktur, Fatiha okumanın da. '
Aşk bir davaya benzer kitabından...
Merhaba
YanıtlaSilBlogunuzu çok sevddim. İlgi alanlarımız aynı gibi.Hep okuyorum sizi ama hiç yorum bırakmamışım. Sevgiler....
Çok sevindim beni takip etmenize.. sevgilerle...
Sil