Dr. J. N. Stowell deneylerden sonra şöyle bir açıklama yaptı.
'Biz bu deneyden sonra beyin dalgalarının keskin bir şekilde diğer elektromanyetik dalgalardan farklı olduğunun kanısına vardık, ölüme yakın ve beyin tümörü kanseri olan bir bayan hasta üzerinde kendisinin rızasını alarak ölüme geçiş anının beyin dalgalarını ve beyin radyasyonunu nasıl etkilediğini ölçtük. Kadın zihinsel ve psikolojik olarak normal, hayat dolu ve neşeliydi. Ölüme gider bir ruh hali taşımıyordu. Sadece fiziksel olarak bitap düşmüştü. Ağır hastaydı. Özellikle Tanrı'ya ve dinine inanan bir kadın seçmiştik. Ölümüne çok az kala odasına duyarlı kayıt cihazları döşedik. Bu aletler bize, kadının son dakikalarında, ölüme geçiş anında beyninin vermiş olduğu tepkileri kayıt ederek gösterecekti. Ölüm anında konuşabileceği ihtimali ile sesini kayıt edebilmek için yatağının üzerine de küçük mikrofonlar yerleştirildi. Ben ve diğer dört akademisyen arkadaşım odaya bitişik bir bölümdeydik. Biz kendimizi en bilgili, aydın ve her şeyin bilincinde olan beş bilim adamı olarak görüyorduk. Beklemeye başladık. Aletin ibresi 0' daydı ve 500 dereceye kadar sağ yöne pozitif dereceye doğru ve 500 derece negatif sol yöne doğru gösterebilirdi. Aparat aynı programlama ile bir radyo baz istasyonunun 50 kilowattlık elektirik dalgalarını içeriyordu. Dünyaya ortak bir mesaj iletiliyordu. Elimizin altında olan bu hastanın beyin dalgaları, aletin ibresi son anlarını 9 derecelik pozitif değerlerde ölçtü. Ölüm döşeğinde olan hasta, aniden dua etmeye ve Tanrı ile sohbet etmeye başladı.
'Sevgili Tanrım sen teksin ve yarattığın tüm canlıların güvenilir kaynağı olmaya devam edeceksin benim için.'
Diyerek Tanrı ya kendisini yaratmış olduğundan, dünyadaki yaşantısı boyunca hep yanında olduğu ve ona güvenebildiği için teşekkür etti. Hayatında bazen sevgiyi ve acıyı tattığı bazen hüzün ve hayal kırıklıkları yaşadığı için de tekrar tekrar teşekkür etti.
Tanrı ile konuşmaya başladı. Dua etmeye devam ederken ruhunu teslim etti. Arkadaşlarımla hayretler içerisinde kalmıştık. Günlerdir başında beklediğimiz hastamızı kaybettiğimize çok üzüldük. Alete hayrete kapılarak baktık, ibresi sağa doğru 500 dereceye varmış ve daha fazlasını zorluyordu.
Birbirimizin gözlerine bakakaldık, duygulandık, gözümüzden akan yaşları tutamadık. Ben çocukluğumdan bu yana ağlayamamıştım. Aletlerden yükselen ani gıcırtılı ses düşüncelerimizi zorladı, aletler ölçmek konusunda zorlanıyordu. Gösterge sadece [+] 500 dereceye kadar ayarlanabilmişti, daha fazlası ölçülecebilmek gibi değildi. Teknik olarak ölçtüğümüz bu beyin frekasları müthiş bir buluştu. Ölüm döşeğinde olan bir kadının Tanrı'yla irtibata geçmesiyle birlikte yayılan bu çok kuvvetli dalganın, normalinden 55 kere daha güçlü ve dünyaya yayılan radyo dalgalrından da daha kuvvetli olduğu tespit edildi.
Araştırmalarımızın devamı için kısa bir süre sonra yeni bir deneye başladık. Bu sefer ölüm döşeğinde olmayan, yine inançlı bir adama aletleri bağlaması için hemşireye talimat verdik. Hasta adam hemşirenin zoraki ikna etmesiyle üzerinde deney yapılmasına kabul etti, fakat çenesi hiç kapanmadı, burnumuzdan getirdi. Onun negatif ayarladığı ruh hali işimize yarıyordu. Adam kızdı, lanetledi. Hatta bizi 'kafirler' olarak suçladı, aparatlara vurdu.
'Tanrı bunun hesabını size sorar, yanlış yoldasınız, günaha giriyorsunuz, yanacaksınız cehennemde!'
gibi bir sürü hurafe dolu sözlerle bize ithamlarda bulundu. Hasta adamın yaymış olduğu beyin dalgaları ve beyin radyasyonları aletler tarafından ölçüldüğünde ibre sol tarafa ve 500 derecenin de ötesini gösteriyordu.
Böylelikle günlerdir çabaladığımız keşfimizin sonuna gelmiş bulunuyorduk. Başarımızı
'Tanrı'nın pozitif bilimsel yolunun gücü olarak'
nitelendirmiştik, ayrıca karşıt etkinliği negatif olarak tespit ederek, araştırmamızı mükemmel bir biçimde ispatlamıştık. O an Tanrıtanımaz görüşmeye başladı ve Tanrı'yı ret eden bir bilim adamı olarak ne kadar gülünç duruma düşmüş olacağımı aklıma dahi getirmek istemedim. Sadece ölüm döşeğinde değil, günlük yaşantımızda da bu ölçülemez derecede güce sahip olan beyin dalgalarımızın kuvvetini kim tahmin edebilirdi ki?
Her an sadece konuşarak değil, düşünerek çok güçlü dalgalar yayıyoruz.'
'Biz bu deneyden sonra beyin dalgalarının keskin bir şekilde diğer elektromanyetik dalgalardan farklı olduğunun kanısına vardık, ölüme yakın ve beyin tümörü kanseri olan bir bayan hasta üzerinde kendisinin rızasını alarak ölüme geçiş anının beyin dalgalarını ve beyin radyasyonunu nasıl etkilediğini ölçtük. Kadın zihinsel ve psikolojik olarak normal, hayat dolu ve neşeliydi. Ölüme gider bir ruh hali taşımıyordu. Sadece fiziksel olarak bitap düşmüştü. Ağır hastaydı. Özellikle Tanrı'ya ve dinine inanan bir kadın seçmiştik. Ölümüne çok az kala odasına duyarlı kayıt cihazları döşedik. Bu aletler bize, kadının son dakikalarında, ölüme geçiş anında beyninin vermiş olduğu tepkileri kayıt ederek gösterecekti. Ölüm anında konuşabileceği ihtimali ile sesini kayıt edebilmek için yatağının üzerine de küçük mikrofonlar yerleştirildi. Ben ve diğer dört akademisyen arkadaşım odaya bitişik bir bölümdeydik. Biz kendimizi en bilgili, aydın ve her şeyin bilincinde olan beş bilim adamı olarak görüyorduk. Beklemeye başladık. Aletin ibresi 0' daydı ve 500 dereceye kadar sağ yöne pozitif dereceye doğru ve 500 derece negatif sol yöne doğru gösterebilirdi. Aparat aynı programlama ile bir radyo baz istasyonunun 50 kilowattlık elektirik dalgalarını içeriyordu. Dünyaya ortak bir mesaj iletiliyordu. Elimizin altında olan bu hastanın beyin dalgaları, aletin ibresi son anlarını 9 derecelik pozitif değerlerde ölçtü. Ölüm döşeğinde olan hasta, aniden dua etmeye ve Tanrı ile sohbet etmeye başladı.
'Sevgili Tanrım sen teksin ve yarattığın tüm canlıların güvenilir kaynağı olmaya devam edeceksin benim için.'
Diyerek Tanrı ya kendisini yaratmış olduğundan, dünyadaki yaşantısı boyunca hep yanında olduğu ve ona güvenebildiği için teşekkür etti. Hayatında bazen sevgiyi ve acıyı tattığı bazen hüzün ve hayal kırıklıkları yaşadığı için de tekrar tekrar teşekkür etti.
Tanrı ile konuşmaya başladı. Dua etmeye devam ederken ruhunu teslim etti. Arkadaşlarımla hayretler içerisinde kalmıştık. Günlerdir başında beklediğimiz hastamızı kaybettiğimize çok üzüldük. Alete hayrete kapılarak baktık, ibresi sağa doğru 500 dereceye varmış ve daha fazlasını zorluyordu.
Birbirimizin gözlerine bakakaldık, duygulandık, gözümüzden akan yaşları tutamadık. Ben çocukluğumdan bu yana ağlayamamıştım. Aletlerden yükselen ani gıcırtılı ses düşüncelerimizi zorladı, aletler ölçmek konusunda zorlanıyordu. Gösterge sadece [+] 500 dereceye kadar ayarlanabilmişti, daha fazlası ölçülecebilmek gibi değildi. Teknik olarak ölçtüğümüz bu beyin frekasları müthiş bir buluştu. Ölüm döşeğinde olan bir kadının Tanrı'yla irtibata geçmesiyle birlikte yayılan bu çok kuvvetli dalganın, normalinden 55 kere daha güçlü ve dünyaya yayılan radyo dalgalrından da daha kuvvetli olduğu tespit edildi.
Araştırmalarımızın devamı için kısa bir süre sonra yeni bir deneye başladık. Bu sefer ölüm döşeğinde olmayan, yine inançlı bir adama aletleri bağlaması için hemşireye talimat verdik. Hasta adam hemşirenin zoraki ikna etmesiyle üzerinde deney yapılmasına kabul etti, fakat çenesi hiç kapanmadı, burnumuzdan getirdi. Onun negatif ayarladığı ruh hali işimize yarıyordu. Adam kızdı, lanetledi. Hatta bizi 'kafirler' olarak suçladı, aparatlara vurdu.
'Tanrı bunun hesabını size sorar, yanlış yoldasınız, günaha giriyorsunuz, yanacaksınız cehennemde!'
gibi bir sürü hurafe dolu sözlerle bize ithamlarda bulundu. Hasta adamın yaymış olduğu beyin dalgaları ve beyin radyasyonları aletler tarafından ölçüldüğünde ibre sol tarafa ve 500 derecenin de ötesini gösteriyordu.
Böylelikle günlerdir çabaladığımız keşfimizin sonuna gelmiş bulunuyorduk. Başarımızı
'Tanrı'nın pozitif bilimsel yolunun gücü olarak'
nitelendirmiştik, ayrıca karşıt etkinliği negatif olarak tespit ederek, araştırmamızı mükemmel bir biçimde ispatlamıştık. O an Tanrıtanımaz görüşmeye başladı ve Tanrı'yı ret eden bir bilim adamı olarak ne kadar gülünç duruma düşmüş olacağımı aklıma dahi getirmek istemedim. Sadece ölüm döşeğinde değil, günlük yaşantımızda da bu ölçülemez derecede güce sahip olan beyin dalgalarımızın kuvvetini kim tahmin edebilirdi ki?
Her an sadece konuşarak değil, düşünerek çok güçlü dalgalar yayıyoruz.'
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder