13.01.2014

HAYATI ISKALAMAYIN




Bir adam, Washington DC metro istasyonunda oturdu ve keman çalmaya başladı. Soğuk bir Ocak ayı sabahıydı. Kırk beş dakika boyunca, altı adet Bach parçası çaldı. İşe gidişlerin en yoğun olduğu o saatte, binlerce kişinin oradan geçtiği ölçüldü. 

Müzisyeni ilk fark eden kişi orta yaşlı bir adamdı. O adam kemancıyı fark edene kadar, herkesin kayıtsız kaldığı üç dakika geçmişti. Adam kemancıya doğru yaklaşırken adımlarını yavaşlattı. Bir kaç saniye kadar önünde duraksadı, daha sonra hızlı adımlarla yoluna devam etti.

Bundan bir dakika sonra, kemancı ilk bahşişini aldı. Bir kadın, önündeki kutuya bir dolar attı ve hiç duraksamadan yürümeye devam etti. Birkaç dakika sonra bir adam, yandaki duvara yaslanarak müzisyeni bir kaç saniyeliğine dinledi ama saatine baktıktan sonra hızla oradan ayrıldı. Belli ki işine geç kalmıştı.

Kemancıya en çok ilgi gösteren 3 yaşında bir çocuk oldu. Annesi aceleyle çocuğun ardından koşturuyordu. Çocuk kemancıya bakarak durdu. Annesi oğlunun hızla çekti ve yürümeye devam ettiler. Annesinin elinden tutarak peşinden sürüklediği 3 yaşındaki bu küçük çocuk gözden kayboluncaya kadar başını arkaya çevirip müzisyene baktı. Benzer olay diğer çocuklarla da tekrarlandı. Her seferinde istisnasız, ebeveynler çocuklarını yürümeye zorladılar.

Kemancının çaldığı kırk beş dakika boyunca sadece altı kişi durdu ve kısa süreliğine onu dinledi. Yirmi kadar kişi para verdiler ama durmadan geçtiler. Kemancı 32 dolar topladı. Çalmayı bırakıp sessizlik hakim olduğunda bunu hiç kimse fark etmedi. Hiç kimse alkışlamadı. Hiç kimse onu tanımadı.

Hiç kimse kemancının, dünyanın en iyi müzisyenlerinden Joshua Bell olduğunu bilmedi. 3,5 milyon dolar değerindeki kemanıyla, o güne dek keman için bestelenmiş en zor parçaları çaldığını bilmedikleri gibi.

Aslında, o gün metroda çalmadan iki gün önce, Joshua Bell Boston'da kapalı gişe bir konser vermiş ve biletler ortalama 100 dolara satılmıştı.

Bu gerçek bir hikayedir. Joshua Bell'in metro istasyonunda çalması, Washington Post tarafından yapılan bir sosyal deneyin bir parçasıydı. Deneyin insanların, algıları,beğenileri ve önceliklerini belilemek için yapıldı. Cevabı aranan sorular şunlardı:

Güzel olanı algılıyor muyuz?
Güzel olan karşısında durup takdir ediyor muyuz?
Beklenmedik bir şekilde karşımıza çıktığında yeteneği ayırt edebiliyor muyuz?

Ya siz, siz güzel olanı algılıyor musunuz? Yoksa hayatta hiçbir yere hızla koşarken, güzel olan her şeyin önünde hızla geçip gidiyor musunuz?



1 yorum: